İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu ve 99 şüpheli hakkında çeşitli suçlamalarla bir soruşturma başlatılmıştır. Bu suçlamalar arasında “suç örgütü yöneticisi olmak,” “suç örgütüne üye olmak,” “irtikap,” “rüşvet,” “nitelikli dolandırıcılık,” “kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirmek” gibi ciddi iddialar yer almaktadır. Ayrıca, İmamoğlu, İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat ve Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan gibi 7 şüpheliye yönelik de “PKK/KCK terör örgütüne yardım etmek” suçlaması bulunmaktadır. Bu soruşturmaların detayları ve gelişmeleri kamuoyuyla paylaşılmaya devam etmektedir.
Emniyette gerçekleştirilen işlemlerinin ardından, bazı şüpheliler Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’ne sevk edilmiştir. Burada sulh ceza hakimliği önünde yapılan işlemler sonucunda İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasına karar verilmiştir.
SÜREÇ NASIL İLERLEYECEK?
CNN TÜRK canlı yayınına katılan hukukçu Şükrü Aksu, Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından yolsuzluk soruşturması hakkında bazı açıklamalarda bulunmuştur. Aksu, yolsuzluk soruşturmasının detaylarını aktararak, İmamoğlu’nun Türk Ceza Kanunu’nun 220. maddesi çerçevesinde örgüt kurmakla suçlandığını ifade etmiştir. İddialara göre, İmamoğlu’nun bir örgütle bağlantısı bulunmakta ve bu örgüt içindeki faaliyetler nedeniyle ihaleye fesat karıştırma, rüşvet, kişisel verilerin hukuka aykırı şekilde elde edilmesi ve nitelikli dolandırıcılık gibi suçlamalarla karşı karşıya kalmaktadır.
Hukukçu Aksu, savcılık makamının sunmuş olduğu MASAK raporları, tevdi raporları gibi deliller ve teknik verilere atıfta bulunarak, sulh ceza hakimliğinin tutuklama talebine yönelik kararının dayanaklarının oldukça sağlam olduğunu vurgulamıştır. Bu süreçte, kuvvetli suç şüphesinin bulunduğuna dair maddi delillerin mevcudiyeti kararın gerekçesini oluşturmuştur.
Aynı zamanda, suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçu söz konusu olduğunda, örgüt liderinin faaliyetine dair bilgi sahibi olmadan da sorumlu tutulabileceğine dikkat çeken Aksu, Yargıtay’ın buna yönelik yorumlarını da aktarmıştır. Bu bağlamda, İmamoğlu’nun şirketleri ve şüphelilerle olan ilişkileri, mahkeme tarafından yapılan değerlendirmelerde ek bir boyut katmaktadır. Bu tür suçlamaların ciddiyet ve önemi nedeniyle, tutukluluğun gerekçesi ve süreci büyük bir merakla takip edilmektedir.
Aksu, İmamoğlu hakkında alınan tutuklama kararının, kesin bir mahkumiyet anlamına gelmediğini ancak soruşturma sürecinin başladığını belirtmiştir. Mahkeme sürecinin devam etmesi ve delillerin gizlenmemesi açısından bu kararın alındığı ifade edilmiştir. Ayrıca, İmamoğlu’nun kendini savunma hakkının korunmasına yönelik bir karar olduğunun altı çizilmiştir.
SULH CEZA HAKİMLİĞİNE İTİRAZ DİLEKÇESİ
Ekrem İmamoğlu’nun avukatları, belirtilen karara itiraz etmek üzere sulh ceza hakimliğine bir dilekçe sunacaklardır. İtiraz süreciyle ilgili olarak, sulh ceza hakimliğinin bu başvuruyu değerlendirip 3 gün içerisinde bir karar alması beklenmektedir. Eğer sulh ceza hakimliği kararını değiştirmezse, asli ceza mahkemesine taşınacak bir itiraz süreci başlamış olacaktır.
30 GÜNLÜK TUTUKLAMA TALEBİ