Geçtiğimiz günlerde karşıma çıkan bir haber, içimdeki bazı hisleri yeniden canlandırdı. Bu haberin içeriği, ülkemizde yaşanan olaylara dair düşündürücü bir bilgi içeriyordu. İlk başta buna inanmakta zorlandım; fakat, ne yazık ki, bu bilginin doğru olduğunu öğrendim.
Gözaltı sayısının 2 bine yaklaşmasıyla birlikte, Vatan Caddesi’ndeki Emniyet Müdürlüğü’nün nezarethanelerinde yer kalmamıştı. Bunun sonucunda yeni gözaltına alınan kişiler farklı mekanlara sevk edilmeye başlanmıştı. Bu mekanlardan birinin adı “Esenler Atış Alanı” idi. “Alan” kelimesi hemen aklımda yer etti; bu durum, İçişleri Bakanı’na içimden seslenmeme neden oldu. Bu tür bir yerin sembolik anlamı büyük. Gerçekten de, gözaltına alınan insanların atış poligonlarına doldurulması, yalnızca yanlıştır, aynı zamanda tehlikeli bir göndermedir.
Gözaltına alınan insanları atış poligonlarına doldurmak yanlış
20. yüzyıl itibarıyla askeri darbelerin ve diktatörlüklerin sembollerinden biri, darbecilerin “alanlara” doldurduğu insanlardı. Bu, en çok stadlarda anımsanır. Örneğin, darbelere yönelik kaynaklarda şu cümleye sıkça rastlayabilirsiniz: “Darbelerde statlara doldurulan insanlar…” Bu durum, askeri yöntemlerin kitlesel baskılar ve gözaltılar için sıkça kullandığı bir yöntem olmuştur. 20. yüzyılın ikinci yarısındaki birçok askeri darbede toplu tutuklamaların simgelerinden biri olarak bilinmektedir.
ChatGPT’nin verdiği üçüncü örneğe dikkat
Bu durumu daha iyi anlamak açısından üç önemli örnek öne çıkıyor: Birincisi 1973’te gerçekleşen Şili Darbesi ve Estadio Nacional Stadyumu. İkincisi 1976-1983 yılları arasında Arjantin’deki cunta dönemidir. Üçüncü örnek, Türkiye’deki 12 Eylül 1980 darbesidir. O dönemde bazı statlar gözaltı merkezi olarak kullanılmıştır. Bu bilgileri gözden geçiren iletişimcilerin ve tarihçilerin sizlere bu gerçekleri hatırlatmaması üzücü. Bugün dünyadaki bu çapta karşılaştırmalar yapıldığında, bu durumu anımsatacak en barışçıl gösterinin büyük bir talihsizlik içinde evrildiği göz önünde bulundurulmalıdır.
15 Temmuz 2016 gecesi saat 22.00’de yazdığım yazı
Dün gördüğüm bu haber, beni 15 Temmuz 2016 gecesine geri götürdü. O gece, Türkiye’nin seçilmiş Cumhurbaşkanına karşı bir askeri darbe girişimi vardı ve saat 22.00 civarında şu yazıyı kaleme almıştım: “Hafızam bana bugünü hatırlatıyor. Vicdanım, benliğim, eğitildiğim değerlerim… Tüm bunlar, demokrasiye olan inancımı yine hatırlatıyor. Yalnızca demokrasinin hâkim olduğu bir ortamda yaşayabilirim.”
O yazıyı, uçaklar TBMM üzerinde uçarken yazmıştım
O yazıyı, o gece Türkiye Büyük Millet Meclisi üzerinde uçan savaş uçaklarının gölgesinde yazmıştım. O anda CNN Türk televizyonuna çıkan, siyasetçi olmayan ilk sivildiğim. Yazıyı Hürriyet’e gönderdiğim