
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Silivri’deki Marmara Cezaevi’nde bulunduğu sürede, sosyal medya hesabı üzerinden önemli bir mesaj paylaştı. İmamoğlu, Almanya’da yeni göreve gelecek hükümete hitaben yaptığı açıklamada, Türkiye’nin mevcut siyasi durumu ve demokrasi üzerinde durarak dikkat çekici ifadelerde bulundu.
Almanya’nın, Türk hükümetine karşı politikaları ve Türkiye’deki gelişmeler çerçevesinde, savaş uçakları satışını durdurmasının gerekçesinin kendilerinin hapsedilmesi olduğuna vurgu yapan İmamoğlu, yeni hükümete şöyle seslendi: “Türkiye Erdoğan’dan ibaret değildir, Türkiye Erdoğan’dan büyüktür. Hükümetler gelip geçicidir. Türkiye’nin ulusal çıkarları Erdoğan’dan da İmamoğlu’ndan da daha değerlidir. Bu kararınızı geri almanızı istirham ediyorum.”
İmamoğlu, Erdoğan iktidarının sonunun göründüğünü belirterek, Türkiye’nin gelecekteki yeni iktidarının Avrupa Birliği ve Almanya gibi müttefiklerle hukukun üstünlüğü ve insan hakları temelinde çalışacağını ifade etti. “Bizim iktidarımızda Türkiye’nin AB’ye tam üye olacağına dair en ufak bir şüphemiz yoktur.” dediği cümle, Türkiye’nin uluslararası ilişkileri için umut verici bir mesaj olarak değerlendirildi.
VETOYA GEREKÇE ‘İMAMOĞLU’ OLMUŞTU
Alman ekonomi gazetesi Handelsblatt’ın 17 Nisan 2025 tarihli haberine göre, Almanya’nın Ekrem İmamoğlu’nun hapsedilmesini ve Türk demokrasisine yönelik saldırı olarak nitelendirilmiş olan bu durumu, savaş uçakları satış sürecinin durmasına yol açtı. Bu durum, Türkiye’nin Almanya’dan 40 adet “Eurofighter Typhoon” savaş uçağı alım sürecinin, ülkedeki hükümet değişikliği ve siyasi kargaşalar nedeniyle sekteye uğramasına neden oldu.
Almanya, İngiltere, İtalya ve İspanya’nın savaş uçağı satışına onay verdikleri bir dönemde, Almanya’dan beklenen imzanın Başbakan Olaf Scholz’un görev süresinin sona ermesinin son günlerinde askıya alınması dikkat çekti. Handelsblatt, Scholz’un bu satışın durdurulması yönündeki kararında, Ekrem İmamoğlu’nun yargı süreçlerinin etkili olduğunu belirtti. Almanya’nın silah satışlarının onaylanmayacağına dair yaptığı açıklama ise uluslararası ilişkilerde yeni bir dalgalanmanın habercisi oldu.
İmamoğlu’nun sosyal medya üzerinden duyurduğu bu mesaj, yalnızca Almanya ile değil, diğer Avrupa ülkeleriyle olan ilişkileri de etkileyebilecek bir durum olarak görüldü. Türkiye’nin dış politikası açısından kritik bir eşik olarak değerlendirilirken, İmamoğlu’nun ifadeleri, Türk halkının ve ulusal çıkarların ön planda tutulduğunu vurgulamakta önem taşıyor.
Sonuç olarak, Ekrem İmamoğlu, Almanya’daki hükümete yönelik yaptığı bu çağrı ile, sadece kendi siyasi geleceğini değil, aynı zamanda Türkiye’nin uluslararası ilişkilerini ve demokrasi anlayışını da birlikte sorgulattı. Olayların bu şekilde gelişmesi, özellikle Avrupa’nın Türkiye’nin iç işlerine müdahale etme ya da Türk demokrasisini tehdit etme konusundaki duruşunu yeniden değerlendirmesine yol açabilir. Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne katılım süreci ve demokrasi eksenindeki gelişmeler, önümüzdeki dönemlerde daha belirgin bir şekilde şekillenebilecektir.