“`html
Türkiye’de, bireysel hırsların ön planda tutulması sonucunda, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı (İBB) Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması, ülkenin refahını olumsuz etkileyecek bir durum olarak değerlendirilmektedir. Bu gelişme, iktidarın yoksulluk ve işsizlik gibi sorunları daha da derinleştireceği korkularını arttırmaktadır. Ekonomistler, belirsizlik ortamının vatandaşların dövize olan talebini artıracağını, büyümenin duracağını, işsizlik oranlarının yükseleceğini ve enflasyonun daha da artacağını belirtmektedir.
Gazeteciler, akademisyenler ve iş dünyası gibi birçok kesim, iktidarın yeni hedefinin Ekrem İmamoğlu olmasıyla birlikte, ekonomiye bakış açılarını ve yatırım tercihlerini yeniden gözden geçirmektedirler. TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi’nden Prof. Dr. Fatih Özatay, Yetkin Report’taki yazısında İmamoğlu’nun tutuklanmasının ekonomiye getireceği zorluklara dikkat çekerek, siyasi krizin derinleşmesinin yaşanabilecek olumsuz sonuçlarını özetlemiştir.
PROGRAM BİTER
Özatay, yerleşiklerin döviz talebinin giderek artmasının ve sonucunda kur ile faizlerin yükselebileceğinin öngörüldüğünü vurgulamaktadır. Bu durum, enflasyonun da artmasına sebep olacaktır. Döviz cinsinden borcu yüksek olan şirketlerin bilanço durumlarının kötüleşeceğini belirten Özatay, bunun ekonomik büyümeyi durduracağını ve işsizlik oranının yükseleceğini ifade etmiştir. Ekonomik programların geçerliliğinin sona ereceği yönündeki tahmini, bu krizlerin ilk ortaya çıkışında birlikte yaşanabilen ekonomik etkileri dikkatlice değerlendirmektedir.
İktidardaki belirsizliğin Türkiye ekonomisi için iyi bir işaret olmadığını belirten Özatay, “Son dokuz-on yılda yaşanandan daha fazla zorluk yaşanacak” yorumunu yaparak, İmamoğlu’na yönelik operasyonun faizler üzerindeki etkilerini analiz etmiştir. Merkez Bankası’nın (TCMB) gözaltı kararından önce eğilim olarak düşmesi beklenen piyasa faizinin, uyguladığı önlemlerle yükselmek zorunda kaldığını belirtmiştir. Ayrıca, Türkiye’nin risk priminin 250 baz puandan 328’e fırladığını, bu durumun yurtdışından döviz cinsinden borçlanma maliyetinin arttığını ifade etmiştir.
Rezerv bir ayda tükenir
Diğer bir ekonomist olan Prof. Dr. Hakkı Öztürk, siyasi krizlerin çözümlerinin para politikalarıyla yapılamayacağına vurgu yaparak, bir yılda biriktirilen rezervlerin sadece bir ayda tükenebileceği konusunda uyarıda bulunmuştur. Öztürk, TCMB’nın doğru kararları almanın yanı sıra piyasaların ateşini söndürme konusunda zorluk yaşadığını belirtmektedir. Dolayısıyla, TCMB rezervlerinin tüketilmesini istemiyorsa, yan yollara sapmadan doğrudan faiz artırma kararlarını almak zorunda kalabileceğini ifade etmiştir. Ayrıca, TL mevduatta stopaj indirimi önerisini de gündeme getirmiştir.
Döviz satışı, 2018’deki Brunson krizini geçti
Ekrem İmamoğlu’na yönelik gerçekleştirilen operasyonun kamuya maliyetinin, 2018 yılının yaz aylarında meydana gelen Rahip Brunson krizini geride bıraktığı belirtilmektedir. Ekonomist Fatih Özatay, 2018 ile 2025 arasındaki durumu karşılaştırarak, “2018’de gösterge faizdeki yükseliş, bugünkünden bir miktar daha az. Ancak döviz rezervi kaybı bugünkü duruma kıyasla çok daha sınırlıydı: 8.1 milyar dolar” açıklamasında bulunmuştur. Bu durum, Türkiye’nin mevcut ekonomik durumunun, daha önceki krizlere göre daha hassas bir noktada olduğunu göstermektedir.