İngiltere’de yaşanan büyük skandal, İngiliz polisinin son 5 yılda 3 binden fazla çocuğa çıplak arama yaptığının ortaya çıkmasıyla gündeme geldi. Bu skandalı daha da vahim hale getiren bir diğer nokta ise, siyahi çocukların diğerlerine göre 4 kat daha fazla çıplak aramaya maruz kalmış olmaları. İngiliz Polisi, işkence yaparken bile ırkçılığı elden bırakmamıştır.
İngiltere Çocuk Komiseri Rachel de Souza tarafından yayınlanan bağımsız raporla bu skandal ortaya çıkmıştır. Souza, raporda her 19 saatte bir çocuğa çıplak arama yapıldığını belirtmiştir. Çocuklara bu işkenceyi okulda, yolda, parkta her yerde uygulayan İngiliz polisinin, sadece 2022-2023 arasında 457 çocuğa yapılan çıplak aramaların yarısının ‘keyfi olarak’ yapıldığı ortaya çıkmıştır. Polis, hiçbir yasal dayanağı olmadan, haklı bir gerekçe sunmadan bu eylemi gerçekleştirmiştir.
Bu olay, çocuklar üzerinde derin bir travma yaratmıştır. İngiliz polisinin, insan hakları ve demokrasi konusunda övündüğü bir ülkede bu tür utanç verici muameleler yapıyor olması, Batı’nın riyakarlığını bir kez daha gözler önüne sermiştir.
İngiltere’de yaşanan bu rezillik karşısında, ülkemizdeki bazı kesimlerin polise yönelik eleştirilerini gözden geçirmeleri gerekmektedir. Avrupa’nın demokrasisi ve özgürlüğü konusunda övündüğü ülkelerde bile bu tür skandalların yaşanması, Batı’nın ikiyüzlülüğünü ortaya koymaktadır. Avrupa Birliği’nin, İngiltere’deki bu skandala karşı sessiz kalması ise tam bir ikiyüzlülük örneğidir.
İngiltere’de demokrasi ve özgürlük sözde kalmış durumdadır. Göstericilere terörizm suçlamaları, sosyal medya paylaşımlarına peş peşe hapis cezaları gibi uygulamalar, İngiltere’de yaşanan insan hakları ihlallerinin bir göstergesidir. İngiliz polisinin 10 yaşındaki kız çocuğuna yönelik skandal uygulamaları ve restoran çalışanı üzerinde yaptığı muameleler de bu skandalın boyutlarını gözler önüne sermektedir. İngiltere’nin düzelmesi gereken birçok sorunu olduğu açıktır ve bu skandal da bu sorunlardan sadece bir tanesidir.