Saadet Partisi Hatay Milletvekili Doç. Dr. Necmettin Çalışkan, insanlığa karşı işlenen suçların failleri için Türk vatandaşlığının kaybettirilmesini amaçlayan bir kanun teklifini Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanlığı’na sunmuştur. Bu teklif, Türkiye’nin uluslararası insan hakları standartlarına uyum sağlamaya yönelik önemli bir adım olarak değerlendirilmektedir.
Doç. Dr. Çalışkan’ın sunduğu teklif; Türk Ceza Kanunu ve Türk Vatandaşlık Kanunu’nda yapılacak değişikliklerle, soykırım, sürgün, köleleştirme ve sivillere yönelik sistematik saldırılar gibi insanlığa karşı işlenen suçlara iştirak eden bireylerin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlıklarının kaybettirilmesini öngörmektedir. Teklifte, bu tür suçların sadece savaş dönemlerinde değil, aynı zamanda barış dönemlerinde de işlenebileceğine vurgu yaparak, uluslararası hukukla tam uyum sağlanması hedeflenmiştir.
Milletvekili Doç. Dr. Necmettin Çalışkan, konuya ilişkin açıklamasında şunları ifade etmiştir: “İnsanlığa karşı işlenen suçlar, yalnızca bir devleti ya da milleti değil, tüm insanlığı hedef alan ağır suçlardır. Türkiye, bu suçların önlenmesi ve cezalandırılması yönündeki uluslararası yükümlülüklere taraf olmuştur. Ancak bazı bireylerin, yabancı ülkelerde bu suçlara iştirak ettiklerine dair bulgular ortaya çıktığında, etkin bir yaptırım uygulanamaması ciddi bir eksikliktir. Bu boşluğu gidermek hem hukukî hem de vicdânî sorumluluğumuzdur.”
Teklifin maddelerine göre, eğer yabancı ülkelerde insanlığa karşı suç işlediği tespit edilen Türk vatandaşları hakkında soruşturma veya kovuşturma başlatılmışsa, bu kişilere yurda dönmeleri için resmi ilan yoluyla çağrı yapılacaktır. Eğer bu çağrıya rağmen üç ay içerisinde yurda dönmezlerse, Cumhurbaşkanının kararıyla vatandaşlıklarının kaybettirilebileceği belirtilmiştir. Mevcut yasaların aksine bu düzenleme ile vatandaşlıktan çıkarma cezası emredici bir hüküm olarak tasarlanmakta ve hem adaletin tesisi hem de Türkiye’nin uluslararası hukuka bağlılığının güçlendirilmesi amaçlanmaktadır.
Saadet Partisi, insanlık suçu işleyen kişilerin sadece adli aşamada değil, vatandaşlık gibi temel bir bağın da sorgulanarak, bu suça karışan bireylerin Türk vatandaşlığını sürdürmelerinin hem Türkiye Cumhuriyeti’nin değerleriyle bağdaşmadığını hem de uluslararası toplum nezdinde Türkiye’nin itibarını zedelediğini ifade etmektedir. Çalışkan, açıklamalarında ayrıca, “Bugün dünyada birçok bölgede yaşanan vahşetlerin arkasında bazı yabancı unsurların olduğu kadar, maalesef kendi vatandaşlarımızdan da bazı kişilerin yer aldığına dair iddialar bulunmaktadır. Bu kişilerin tespit edilmesi ve gereğinin yapılması sadece bir hukuk meselesi değil, aynı zamanda Türkiye’nin insanlık onurunu koruma sorumluluğudur” ifadelerine yer vermiştir. Bu yaklaşım, Cumhuriyetin temel değerleriyle uyumlu bir çerçevede insan hakları ve adaletin sağlanması adına atılan önemli bir adım olarak karşımıza çıkmaktadır.
Kanun teklifi ile getirilen düzenlemelerin yalnızca yasama sürecindeki etkileri değil, uygulama alanındaki sonuçları da göz önünde bulundurulmalıdır. İnsanlığa karşı işlenen suçların faillerine yönelik Türkiye’nin uygulayacağı politikaların, uluslararası alanda nasıl bir yankı bulacağı ve Türk toplumunun bu konuya yaklaşımı, yürütülecek kamuoyunu bilgilendirme çalışmaları ile şekillenecektir. Dolayısıyla, bu süreçte STK’lar, akademisyenler ve uluslararası insan hakları kuruluşları ile iş birliği içinde hareket edilmesi büyük bir önem arz etmektedir.
Son olarak, Saadet Partisi’nin bu girişimi, Türk vatandaşlığının ve Türkiye’nin uluslararası alandaki saygınlığının korunması için atılan önemli bir adımı temsil etmektedir. Doç. Dr. Necmettin