Onur Yaser Can vakanın ardından İstanbul Emniyet Müdürlüğü Narkotik Şube’nin bazı mensupları tarafından sistematik olarak işkence, cinsel saldırı ve intihara sürükleme suçlamaları ile yargılandı. Ancak, başlangıçta takipsizlik kararı verildi ve polis memurları sadece resmi belgeyi bozma ve yok etme suçlarından cezalandırıldı. Onur Yaser Can’ın avukatları, polis memurlarının daha ciddi suçlamalardan da yargılanması gerektiğini belirtti. Mahkeme, bu konuda bir karar vermedi ve dosyayı İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdi.
Ancak, İstanbul 8. Sulh Ceza Hakimliği, eski takipsizlik kararını kaldırarak sanık polislerin işkence suçundan yargılanmasının önünü açtı. Ailesi ve arkadaşları, uzun süren bir hukuk mücadelesinin ardından adaletin yerini bulmasının önemine vurgu yaptılar. Onlar, Onur Yaser Can’ın işkence gördüğü, kötü muamele ve cinsel saldırıya maruz kaldığı, ifadesinin zorla değiştirildiği ve sonunda intihara sürüklendiği olayın 14 yıl sonra yargılanması için bu kararın önemli bir adım olduğunu belirttiler.
Takipsizlik kararının kaldırılmasıyla birlikte sanık polislerin yeniden yargılanması ve ek cezalar alması olası hale geldi. Bu gelişme, Onur Yaser Can davasında yeni bir sayfa açarak adaletin daha sağlam bir şekilde yerine getirilmesine olanak sağlayabilir. Onur Yaser Can’ın yaşamını yitirmesinin ardından başlayan hukuk mücadelesinde adı geçen emniyet görevlileri artık daha ciddi suçlamalarla karşı karşıya kalabilirler.
Onur Yaser Can davası, Türkiye’de insan hakları ve adalet sistemi konularında önemli bir dönemeç olabilir. Benzer vaka ve durumlar açısından da bir örnek teşkil edebilir. Adaletin sağlanması için verilen bu karar, gelecekte benzer durumların önlenmesi ve suçluların cezalandırılmasında bir kılavuz olabilir. Onur Yaser Can’ın ailesi ve avukatları, yıllar süren mücadelelerinin sonunda adaletin yerini bulduğuna inanırken, toplumda da adaletin sağlanması ve insan haklarının korunması konusunda farkındalık oluşturabilirler.
