Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ile ilgili kullandığı “Turpun büyüğü heybede” ifadesi, Türk siyasetinde geniş yankı uyandırmaya devam ediyor. Bu söylem, partinin geçmişine ve politikalarına yönelik eleştirilerin gündeme gelmesine sebep olmuştur. Özellikle sosyal medyada bu ifadeye yönelik pek çok değerlendirme ve analiz paylaşılmakta; bu bağlamda Erdoğan’ın neyi kastettiği üzerine tartışmalar sürmektedir.
Ayrıca, son zamanlarda İş Bankası ile ilgili ortaya atılan iddialar da sosyal medya kullanıcılarının ilgisini çekmiştir. İş Bankası’nın resmi X hesabından, bu iddialara ilişkin bir basın açıklaması yayımlanmıştır. Açıklama, kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla hazırlanmış olup, bankanın hukuki durumu hakkında önemli bilgiler içermektedir.
İş Bankası’nın yaptığı basın açıklamasında genel hatlarıyla şu ifadeler yer almaktadır: “BASIN AÇIKLAMASI” başlığı altında, bankanın kurucu intifa senetleri üzerinden Yüce Atatürk’ün vasiyetnamesinin ihlal edildiğine dair iddiaların gerçeği yansıtmadığı belirtilmiştir. Banka, bu tür asılsız iddiaların, hissedarları, müşterileri ve yatırımcıları olumsuz etkileyebileceği endişesini taşımaktadır. Açıklamada, hassas bir durum olan bu konunun, maddi ve hukuki gerçeğe aykırı olduğu vurgulanmıştır.
Açıklamanın devamında, İş Bankası’nın esas sözleşmesinin 22’nci maddesine atıfta bulunulmuş; burada kurucu intifa senetlerinin hukuken pay senedi mahiyetinde olmadığı ve genel kurul katılım hakları sağlamadığı ifade edilmiştir. Kurucu intifa senetlerinin yalnızca mal varlığı hakkı sağladığı ve bu durumun bankanın yasal çerçevesinde açıkça belirlendiği aktarılmıştır. Tarihsel olarak, bankanın kuruluş aşamasında çıkarılan hisse senetleri ile kurucu intifa senetlerinin oranları hakkında bilgiler verilmiş; daha sonra, 1927 yılından itibaren bu tür senetlerin verilmediği belirtilmiştir.
Özellikle 31 Mayıs 1991 tarihinde gerçekleştirilen Olağanüstü Genel Kurul hakkında bilgiler verilmiştir. Bu genel kurulda, mevcut hissedarlar tarafından alınan bir karar ile sermaye artırımına gidilmiştir. Yasal mevzuata uygun olarak, esas sözleşmedeki bazı detayların değiştirildiği ve kar paylarının ödenmesinin sınırlandırıldığı aktarılmıştır. Bu durumun, ilgili tüm hukuk kurallarına uygun olduğunun altı çizilirken, 1991’den bu yana yapılan kar dağıtımlarının da bu değişiklik esas alınarak yapıldığı belirtilmiştir.
İş Bankası’nın açıklamasında, kurucu intifa senedi sahiplerinin alışılmışın dışında, sermaye artışına katılım göstermedikleri için temettü almalarının da mantıklı bir uygulama olduğu ifade edilmiştir. Burada, 1991 tarihindeki esas sözleşme değişikliğinden bu yana 30 yıldan fazla bir zaman diliminin geçtiği vurgulanmış; dolayısıyla ilgili kuşakların bu konudaki bilgisiyle mevcut bilgilerin güncel olduğu belirtilmiştir. Bununla birlikte, bazı şahısların bankanın kurucu intifa senetleri üzerinden nemalanma çabasıyla hukuki süreçler başlattığı, bu süreçlerin yanıltıcı ve spekülatif iddialara dayandığı ifadesi dikkat çekmiştir.
Ayrıca, birlikte hareket eden grupların, kamuoyunu yanıltmaya yönelik olarak yargıya başvurdukları ve bankanın itibarını sarsma çabası içerisinde oldukları iddia edilmiştir. İlgili davaların büyük çoğunluğunun, İş Bankası’nın lehine sonuçlandığına dikkat çekilmiştir. Banka, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün vasiyeti gereği, Atatürk hisselerine isabet eden kar paylarının, Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu’na zamanında ödendiğini ve bu süreçlerin tüm resmi otoriteler tarafından denetlendiğini açıklamıştır. Ayrıca, bu yönde açılan davaların, mahkeme tarafından reddedildiği de ifade edilmiştir.
Son olarak, işin içine spekülatif iddiaların karıştığına işaret edilen açıklamada
