Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi’nin (İSKİ) Marmara Denizi’ne kanalizasyon suyu ve gıda atığı boşalttığını tespit etti. Bu duruma istinaden, söz konusu idareye toplamda 1 milyon 337 bin 354 lira tutarında para cezası kesilmiştir.
Bakanlık, İstanbul’un Üsküdar ilçesi, Kuleli Mahallesi, Kuleli Caddesi’nde yapılan denetimler sonucu ortaya çıkan bu olaya ilişkin detayları kamuoyuyla paylaştı. Denize atık su deşarjı ihbarı üzerine başlayan inceleme sonucunda, çeşitli kirlilik faktörlerinin ortaya çıkması üzerine konuya el atıldı.
‘Kanalizasyon Suyu ve Gıda Atıkları Döküldü’
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın açıklamasında, “Bakanlığımız il müdürlüğü ekipleri, Üsküdar’daki Kuleli Caddesi’nde yapılan incelemelerde, kanalizasyon suyu ve gıda atıklarının denize bırakıldığını tespit etti. Tespitler sonucunda, Özel Çevre Koruma Bölgesi olarak belirlenen Marmara Denizi’ndeki kirliliğin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na bağlı İSKİ’nin faaliyetleri nedeniyle oluştuğu belirlenmiştir. İlgili Çevre Kanunu uyarınca İSKİ’ye 1 milyon 337 bin 354 lira idari ceza uygulanmıştır” ifadeleri yer aldı.
Bu durum, Marmara Denizi çevresindeki ekosisteme olumsuz etkiler doğurma potansiyelini taşımaktaydı. Özellikle, deniz ortamının korunması için alınan önlemlerin ciddiyeti göz önünde bulundurulduğunda, bu tür yasadışı deşarjların önlenmesi adına daha sıkı denetim mekanizmalarının kurulması elzem hale gelmiştir.
Marmara Denizi, sadece İstanbul’un değil, Türkiye’nin en önemli su kaynaklarından biri olmasının yanı sıra, birçok deniz canlısı için yaşam alanı oluşturmaktadır. Bu tür olaylar, deniz yaşamına tehdit oluşturmakta ve çevresel dengeyi bozabilmektedir. Çevre ve su kaynaklarının korunması, yalnızca devlet kurumlarının değil, aynı zamanda bireylerin de sorumluluğu altındadır. Bu nedenle, her türlü ihlal ve çevre suçunun rapor edilmesi büyük önem arz etmektedir.
İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi gibi büyük idarelerin, çevreye zarar verecek davranışlardan kaçınmaları ve sürdürülebilir su yönetimi prensiplerine sıkı sıkıya bağlı kalmaları gerekmektedir. Ayrıca, yerel yönetimlerin de denizlerin korunması için önem taşıyan projelere destek vermesi şarttır. Bu bağlamda, çevre bilincinin artırılması amacıyla toplumda farkındalık yaratacak kampanyaların düzenlenmesi önemlidir.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi, çevracı uygulamalarını güçlendirmeli; bundan sonraki süreçte bu tür kirlilik vakalarının meydana gelmesini önlemek için aldıkları tedbirleri gözden geçirmelidir. İSKİ gibi kurumlar, çevre üzerindeki olumsuz etkilerini en aza indirgeyebilmek adına daha efektik ve çevre dostu yöntemler geliştirmelidirler.
Son yıllarda Marmara Denizi gibi önemli su havzalarının kirlenmesi, sadece çevresel değil, aynı zamanda ekonomik ve sosyal sorunları da beraberinde getirmektedir. Özellikle deniz turizminin ve balıkçılığın olumsuz etkileneceği bu tür olaylar, yerel halk üzerinde de ekonomik baskılar yaratmaktadır. Bu tür olumsuz gelişmelerle karşılaşmamak için, bir politika değişikliğine gidilmesi ve çevre bilinci ile hareket edilmesi gerekmektedir.
Ek olarak, kamuoyunun bilinçlenmesi adına yaşanan bu olayların haberleştirilmesi ve toplumda çevresel duyarlılığın teşvik edilmesi büyük bir ihtiyaçtır.