İsrail’in Filistinli sivillere karşı işlediği insan hakları ihlalleri devam ederken, Sde Teiman hapishanesinde yaşanan taciz skandalı da gündemde. Negev Çölü’ndeki bu hapishanede Filistinli esirlere yönelik cinsel istismarın gerçekleştiği iddia ediliyor. Bu olay, İsrail’in Guantanamo’sunu hatırlatmasıyla uluslararası düzeyde büyük tepkilere yol açtı.
Kanal 12 televizyonunda yayınlanan görüntülerinin ardından olayı araştıran yetkililer, sadece göz boyama amaçlı bir soruşturma başlatmıştı. Ancak İsrail’deki Kanal 14 televizyonu, tacizci asker Meir Ben-Shitrit’i canlı yayına alarak skandala destek verdi. Programın sunucusu, tecavüz suçunu işleyen askeri “100 güçte bir savaşçı” şeklinde tanıtarak provocatif bir tavır sergiledi.
Bu olay, İsrail’in Filistinli esirlere karşı işlediği suçları örtbas etme ve normalleştirme çabalarıyla da örtüşüyor. Kanal 14’ün, tacizci askeri kahramanlaştırarak izleyicilere sunması, İsrail’in bu tür suçlara karşı duyarsız ve hatta teşvik edici bir tavır içinde olduğunu gösteriyor. Filistinli esirlere yönelik sistematik şiddet ve insanlık dışı muamele ise devam ediyor.
Negev Çölü’nde bulunan Sde Teiman hapishanesi, Filistinliler için bir işkence ve taciz merkezi haline gelmiş durumda. İsrail, bu hapishanede işlenen suçları örtbas etmeye çalışsa da uluslararası kamuoyunda bu tür insan hakları ihlalleri artık daha fazla görmezden gelinemiyor. Kanal 14’ün, tacizci askeri programa çıkararak olayı normalleştirme çabası ise yalnızca İsrail’in insan hakları konusundaki ciddiyetsizliğini gözler önüne seriyor.
Sonuç olarak, İsrail’in Filistinli esirlere karşı işlediği insan hakları ihlalleri konusunda daha fazla duyarlılık ve hesap verebilirlik göstermesi gerekiyor. Uluslararası toplumun da bu tür suçlara karşı sessiz kalmayarak İsrail’i sorumlu tutması önem taşıyor. Sadece yasal işlem yapmakla kalmayan, aynı zamanda bu tür suçlara karşı net bir tavır sergileyen ülkeler, insan hakları ihlallerine karşı daha etkili bir mücadele yürütebilirler.
