Son 48 saat içinde İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik saldırılarında 64 kişinin hayatını kaybetmesi sonucu toplam can kaybı 41 bin 182’ye, yaralıların sayısı ise 95 bin 280’e ulaştı. İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları 344 gündür devam etmekte olup, Gazze bu saldırılar sonucunda açık hava hapishanesine dönüşmüştür. İsrail, binlerce insanın ölümüne neden olurken, ayrıca masumları gözaltına alarak işkence yapmaktadır. Bu insanlık dramına karşı uluslararası toplumun ateşkes çağrılarına rağmen, Gazze’de can kayıpları devam etmektedir.
Son 48 saat içinde Gazze Şeridi’ne düzenlenen 4 saldırıda 64 Filistinlinin hayatını kaybettiği ve 155 Filistinlinin yaralandığı açıklandı. 7 Ekim’den bu yana gerçekleştirilen saldırıların ardından hayatını kaybeden Filistinlilerin sayısı 41 bin 182’ye, yaralıların ise 95 bin 280’e ulaştığı belirtilmiştir. Filistin Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, saldırıların devam ettiği ve can kayıplarının arttığı vurgulanmıştır.
Ulusal basın ajansı İhlas Haber Ajansı (İHA) tarafından aktarılan bilgilere göre, Gazze’ye yönelik İsrail saldırılarından dolayı yaşanan insanlık dramı her geçen gün artmaktadır. Masum insanların hayatını kaybetmesi ve yaralanması durumu uluslararası toplumun dikkatini çekmekte ve ateşkes çağrıları yapılmaktadır. Ancak saldırılar devam ederken, Gazze Şeridi’nde insani kriz giderek derinleşmektedir.
İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları uluslararası insan hakları ihlallerine yol açmaktadır. Masum insanların ölmesine ve yaralanmasına sebep olan bu saldırılar, uluslararası toplum tarafından kınanmakta ve sonlandırılması talep edilmektedir. Yaşanan bu trajedi karşısında tüm dünya ateşkes çağrıları yaparken, Filistin halkı sürekli bir şekilde hayatını kaybetmekte ve yaralanmaktadır.
Sonuç olarak, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları sonucunda artan can kayıpları ve yaralanmalar uluslararası toplumun dikkatini çekmekte ve tepki toplamaktadır. Gazze’de yaşanan insanlık dramı devam ederken, Gazze halkı acımasız saldırılarla karşı karşıya kalmaya devam etmektedir. Uluslararası toplumun bu duruma duyarsız kalmaması ve harekete geçmesi beklenmektedir.