İsrail’in radikal gruplarından yüzlercesi, Mescid-i Aksa’ya polis koruması altında baskın düzenledi. Bu durum, Kudüs’ün tarihi statüsünü ihlal eden ve bölgedeki gerilimi artıran bir eylem olarak nitelendirildi. Yaşananlar, İsrail’in barışçıl bir yaklaşım sergilemediğinin bir göstergesi olarak dikkat çekti. Uluslararası toplumun, Gazze’deki vahşetin son bulması ve bölgedeki istikrarın korunması için hemen harekete geçmesi gerektiği vurgulandı.
Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, İsrail’deki radikal grupların Mescid-i Aksa’ya düzenlediği baskının endişe verici olduğu belirtildi. Bakanların da aralarında bulunduğu yüzlerce İsrailli’nin polis koruması altında baskın düzenlemesi, bölgedeki tırmanmayı artırabilecek riskleri beraberinde getirdi. Bu olay, Kudüs’ün tarihi statüsünün ihlal edilmesine ve bölgedeki gerilimin daha da tırmanmasına neden oldu. İsrailli grupların Mescid-i Aksa’ya yönelik saldırısı, barışa ulaşma konusundaki İsrail hükümetinin niyetlerini sorgulamak için bir fırsat olarak değerlendirildi.
İsrail hükümetinin Gazze’de sürdürdüğü vahşetin sona erdirilmesi ve bölgedeki istikrarın sağlanması adına uluslararası toplumun harekete geçmesi gerektiği belirtildi. Bu tür provokatif eylemlerin önlenmesi ve bölgedeki olumsuz gelişmelerin engellenmesi için uluslararası toplumun daha aktif bir rol oynaması gerektiği vurgulandı. Kudüs ve Mescid-i Aksa gibi kutsal mekanların korunması ve barışın tesis edilmesi adına uluslararası iş birliğinin önemine dikkat çekildi.
Olay, İsrail’in bölgede gerilimi artırmak ve barış çabalarını sabote etmek amacında olduğu şeklinde yorumlandı. Bu tür provokatif eylemlerin, bölgedeki istikrarsızlığı artırabileceği ve çatışma riskini yükseltebileceği endişesi taşındı. Uluslararası toplumun, bölgedeki gerginliği azaltıcı adımlar atması ve tarafları barışçıl bir çözüm bulmaya teşvik etmesi gerektiği vurgulandı. İsrail hükümetinin, bölgedeki tansiyonu artıran adımlardan kaçınması ve diyalog yoluyla çözüm arayışını desteklemesi çağrısında bulunuldu.
