“`html
Son günlerde İstanbul Barosu’nda yaşanan olaylar, Türkiye’deki hukukun ve adalet sisteminin kritik bir sorununu gözler önüne seriyor. İstanbul Baro Başkanı İbrahim Kaboğlu ve yönetim kurulu üyelerinin görevden alınmasının ardından, bu durum eleştiri ve protestolara yol açtı. Avukatlar, görevden alınmanın hemen ardından İstanbul’un Çağlayan semtinden Taksim’e doğru bir yürüyüş düzenledi. İstiklal Caddesi’nde toplanan kalabalık, “İşte Taksim, işte direniş” sloganları atarak baro yönetimine karşı destek gösterisinde bulundu.
İstanbul Barosu yönetiminin görevden alınması konusunda yüksek bir mahkemeden karar çıkması, avukatlar arasında büyük bir şok etkisi yarattı. Yönetimin el çektirilmesi kararı, İstanbul Barosu’nun UYAP (Ulusal Yargı Ağı Projesi) üzerinden öğrendiği ve mahkemenin kararını istinaf sürecine taşıyacağı bilgisi edinildi. Karar, İstanbul Barosu ve Türkiye Barolar Birliği (TBB) tarafından büyük bir tepkiyle karşılandı.
TBB Başkanı Erinç Sağkan, bu kararın hukuki olarak kabul edilemez olduğunu belirtti. Olayla ilgili yaptığı açıklamada, “Hukuk adına utanç verici bir kararla karşı karşıyayız. Bugün burada bir yargılama yapılmadı. Bugün burada, siyasetin yargı üzerindeki etkisinin en ağır ihlallerinden birini yaşadık” diye kaydetti. Sağkan, Türkiye’deki 85 milyon yurttaşın savunma hakkının ihlal edildiğini belirterek, “Hiç kimsenin gücü, baroları susturmaya, savunmayı susturmaya ve herhangi bir baromuzu dizayn etmeye yetmez. Gücümüzü dönemin erkinden almıyoruz, yurttaşlarımızdan alıyoruz” dedi. Ayrıca, İstanbul Barosu’nun, Türkiye’nin 85 milyonunun temel hak ve özgürlüklerini savunmaya devam edeceğini vurguladı.
İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu ise yaptığı konuşmada, hukukun evrensel ilkelerine bağlı kalacaklarını ifade etti. Kaboğlu, “Herkes için, her zaman, her yerde hukuk dedik. 5 aydır bu yolda emek harcadık, çalıştık. Ancak İstanbul Başsavcılığı’nın yönetimimiz hakkında bir bildiri yayınladığını öğrendik. O bildiriden sonra bütün usulsüzlükler, yasa ve hukuk dışı işlemler bizi bugüne getirdi” dedi. Kaboğlu, baro yönetimine yönelik sürecin hukuki kurallar çerçevesinde ilerlemediğini, buna rağmen hukuka sadık kalmak için çabaladıklarını belirtti.
Daha sonra İstanbul Barosu’na yönelik olarak başlatılan operasyonun hiçbir hukuki meşruiyeti olmadığını vurgulayan Kaboğlu, “Biz yargıyı protesto etmedik. 7 Ocak’ta beyanda bulunduk ama biz hukuka sarıldıkça, onlar hukuka saldırmaya devam ettiler. Biz yine yılmadık. Bizi bu yolla yıldırmak istiyorsanız, buyurun, genel kurulumuzu yapıyoruz dedik” diye konuştu. Baro yönetiminin desteklenmesi gerektiğine dikkat çeken Kaboğlu, “Seçimle gelen, seçimle gider dediler. İstanbul Barosu yönetimini desteklediler. Ama buna karşı hukuka aykırı işlemler devam etti” ifadesinde bulundu.
İstanbul Barosu, avukatlar arasında dayanışma yaratmak amacıyla pek çok baronun ve Avrupa barolarının temsilcilerinin destek verdiği bir etkinlik düzenledi. Kaboğlu, adil yargılanma hakkı ile ilgili taleplerinin dikkate alınmadığını ve bu durumu protesto düzensizliği nedeniyle duruşma salonundan ayrılmak zorunda kaldıklarını belirtti. “Bugün, Türkiye’de 200 bin avukatla, Cumhuriyet
