Marmara Denizi’nde, 6,2 büyüklüğünde meydana gelen deprem, Silivri açıklarında gerçekleşti ve bu durum, İstanbul’da büyük bir paniğe yol açtı. Depremin ardından vatandaşlar hemen dışarıya çıkmayı tercih ederken, yollar da yoğun trafik akışıyla doldu. Olay, birçok insanın günlük yaşantısını etkiledi ve şehirdeki yaşamı durma noktasına getirdi.
Özellikle okulların depremin olduğu gün ile ertesi gün tatil edilmesi, İstanbul’dan ayrılmayı tercih edenler için bir fırsat oluşturdu. Bu durum, şehir çıkış noktalarında trafiğin yoğunlaşmasına neden oldu. Birçok aile, olası bir ikinci depremin etkisinden korunmak için şehirden kaçmayı tercih etti.
TRAFİK YOĞUNLUĞU OLUŞTU
İstanbul’daki deprem sonrası şehirden ayrılanların sayısı, canlı bir trafik yoğunluğuna yol açtı. Özellikle perşembe ve cuma günleri okulların tatil edilmesi, bir çok insanı şehirden ayrılmaya teşvik etti. Akşam saatlerinde, çıkış yollarında adeta bir araç kuyrukları oluştu.
Beraberinde, Anadolu Yakası’ndaki TEM Otoyolu üzerinde, özellikle Ataşehir’den itibaren başlayan yoğunluk dikkat çekti. Bu durum, trafik akışını durma noktasına getirdi. İstanbul’un çıkış noktaları, insanların şehri terk etme çabaları nedeniyle aniden tıkandı ve bu yoğunluk, Kuzey Marmara Otoyolu’nun Kocaeli il sınırındaki Sevindikli sapağına kadar devam etti.
Bu kazaların ve duraklamaların bir kısmı, bazı sürücüler tarafından cep telefonları ile kaydedildi, bu da durumu sosyal medya üzerinde paylaşmalarına olanak tanıdı. Sürekli artan bu yoğunluk, şehirden ayrılanların hissettiği endişeyi körükledi.
VATANDAŞLAR ÇADIRLARDA KALDI
Depremin ardından, evlerine girmekten çekinen vatandaşlar, İstanbul genelinde mesire alanları ve sahillerde çadır kurarak dışarıda kalmayı tercih ettiler. Kağıthane Hasbahçe Mesire Alanı ve Zeytinburnu sahilinde birçok insan çadır kurarak toplanmış durumda. Bu süreçte ateş yakıp yemek yapmak da önemli bir ihtiyaç haline geldi.
Aileler, yanlarında getirdikleri yatak, yorgan ve yastıkları çadırlarda yerleştirerek bir nebze de olsa konfor sağlamaya çalıştı. Bazı kişiler ise sadece bir ateş yakarak yorgana sarılıp burada gece geçirmeyi tercih etti. Mesire alanlarında kurulan çadırlarda ailelerin bir araya gelmesi, çocukların oyun oynaması ve sosyal bir dayanışmanın gözlemlenmesi oldukça dikkat çekiciydi.
Bu durum, deprem ile birlikte meydana gelen kaygının yanı sıra dayanışmanın ve birlikteliğin de bir örneği oldu. Depremin etkisiyle yaşanan bu türden durumlar, şehirdeki sosyal canlılığın ve halkın zor zamanlarındaki dayanışmasını gözler önüne serdi.
İstanbul, geçmişte de birçok kez benzer sorunlarla karşılaştığı için, bu tür olaylar sonrasında kamuoyunda oluşan endişeler oldukça hızlı bir şekilde yayıldı. Deprem sonrası yaşanan bu yoğunluk, İstanbul’un bu doğal afetlere hazırlık seviyesini de tartışmaya açıkladı. Yetkililer, şehirdeki yapıların ve acil durum planlamalarının yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini vurguladı.
Sonuç olarak, 6,2 büyüklüğündeki depremin ardından vatandaşların gösterdiği bu refleksler ve şehirde