Olayın ardından yapılan soruşturmanın sonucunda, saldırının Uğur Doğan’ın iş hayatındaki olumsuz ilişkilerinden kaynaklandığı ortaya çıktı. Doğan’ın bir süre önce yaşadığı bir anlaşmazlık sonucunda tehditler aldığı ve bu tehditlerin saldırıya dönüştüğü belirlendi. Polis, olayın detaylarına ve şüphelilerin kimliğine dair delilleri toplamak için yoğun bir çalışma yürüttü.
Öte yandan, Doğan ailesi ve yakınları yaşanan bu acı olayın şokunu atlatmaya çalışırken, güvenlik önlemlerini arttırmaya karar verdiler. Mahalle sakinleri de olayın şokunu atlatamadan, benzer bir saldırının kendilerine de yapılma ihtimali endişesi ile tedirginlik yaşamaya başladılar.
12 Haziran 2024 tarihinde gerçekleşen bu korkunç saldırı, bölgede infial yarattı. Güvenlik güçleri, olayın aydınlatılması ve suçluların yakalanması için titiz bir çalışma yürüttü. Yaklaşık bir hafta süren yoğun çalışmaların ardından şüphelilerin kimliği tespit edildi ve operasyon düzenlendi. Şüphelilerin yakalanmasıyla birlikte, Doğan ailesi ve mahalle sakinleri bir nebze olsun rahat nefes aldı.
Ancak, bu acı olayın yaraları hala tazeyken, Uğur Doğan’ın ölümü bir kez daha güvenlik önlemlerinin önemini vurguladı. Yaşanan trajedinin ardından, mahalle sakinleri ve yerel yönetim güvenlik konusunda daha duyarlı olmaya başladılar. Toplumun bu tür şiddet olaylarına karşı daha dikkatli olması ve gerekli önlemleri alması gerektiği bir kez daha hatırlatıldı.
Sonuç olarak, İstanbul Büyükçekmece’de yaşanan bu üzücü olay, bir ailenin hayatının hiçbir uyarı olmadan nasıl altüst olabileceğini gözler önüne serdi. Toplumun güvenliği ve huzuru için herkesin sorumlu olduğu ve birlikte hareket etmesi gerektiği önemli bir gerçeği bir kez daha hatırlattı. Uğur Doğan’ın ölümü, sadece ailesini ve yakınlarını değil, tüm bir mahalleyi derinden sarsarak toplumda bir infiale sebep oldu. Bu tür acı olayların tekrarlanmaması için daha fazla güvenlik önlemi alınması ve toplumun birlik içinde hareket etmesi gerektiği önemle vurgulandı.