İstanbul’un Küçükçekmece ilçesinde bulunan Mehmet Akif Ersoy Mahallesi’nde, bir binanın bodrum katında yaşanan olayda yabancı uyruklu bir adamın karısını öldürmesiyle başlayan dramatik hikaye, çiftin oğlunun da babasına saldırmasıyla devam etti. Akşam saatlerinde meydana gelen olayda, C.E. isimli adamın evi terk etmek isteyen karısı V.E.’ye bıçakla saldırdığı ve kadının boynundan yaraladığı belirlendi. Ne yazık ki, kadın bu saldırı sonucunda hayatını kaybetti. Babalarının bu acımasız saldırısı karşısında sinirlenen çiftin oğlu da babasına bıçakla saldırdı ve onu ağır bir şekilde yaraladı. Olayın ardından çelişkili ifadeler veren evde bulunan diğer çocuklar M.İ, A.İ, B.İ. ve şüpheliler M.E, Ş.E, A.E. ve M.E. de gözaltına alındı.
Olaya dair ilginç bir detay ise şüphelinin 3 ay önce sınırdışı edilmiş olmasıydı. Ancak, yaklaşık bir ay önce kaçak yollarla ülkeye geri döndüğü ve karısını öldürdüğü belirlendi. Bu durum, insanların göçmenlik sorunları karşısında yaşadığı çaresizlik ve işleyen yargı sistemi açısından da endişe verici bir durumu ortaya koydu. Olayın ardından başlatılan soruşturma kapsamında, evde bulunan çocuklar ve diğer şüphelilerin ifadeleri doğrultusunda C.E’nin cinayeti nasıl işlediği ve çocukları üzerinde nasıl bir etki yarattığı henüz netlik kazanmamıştı.
Olayın meydana geldiği Karanfil Sokak’taki binanın bodrum katında yaşanan bu trajik olay, çevre sakinlerini ve yetkilileri şok etmişti. Altında yatan nedenler henüz tam olarak aydınlatılamamış olsa da, ailenin yaşadığı dram ve şiddetin ne şekilde sonuçlandığı merak konusu olmuştu. Olaya tanık olan komşuların ifadelerine göre, evde daha önce de şiddetli kavgaların yaşandığı ve aile içi sorunların çözümsüz bırakıldığı belirtildi. Bu durum, toplumda artan şiddet vakalarının nasıl önüne geçileceği konusunda da önemli bir tartışma yaratmıştı.
Olay sonrası yaşanan gelişmeler ise bir kez daha göçmenlik sorunlarının ve psikolojik destek hizmetlerinin önemini bir kez daha gözler önüne serdi. Sinirleri bozuk, çaresizlik içinde olan insanların yaşadığı travmaların nasıl büyük bir tehlike oluşturabileceği konusunda toplumun daha duyarlı olması gerektiği vurgulandı. Aynı zamanda, yargı sisteminin de bu tür vakalara nasıl daha etkin bir şekilde müdahale edebileceği üzerine ciddi bir çalışma yapılması gerektiği belirtildi. Maalesef, bu tür trajik olaylar toplumun göz ardı ettiği sorunların bir yansıması olmaya devam etmekteydi.
