İstanbul, tarihi ve kültürel mirasıyla dünyanın en önemli şehirlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Ancak son yıllarda artan yapılaşma ve plansız şehirleşme nedeniyle şehir adeta dokunsa yıkılacak halde. Betonlaşma sebebiyle doğal alanlar yok olmakta, tarihi dokular tahrip edilmekte ve şehirdeki trafik sorunu giderek artmaktadır.
Özellikle son on yılda İstanbul’un her köşesinde yükselen gökdelenler, şehrin tarihi siluetini bozmakta ve çevreye verilen zararın boyutlarını artırmaktadır. Tarihi yapıların restorasyonu yeterli düzeyde yapılmamakta ve plansız şekilde yapılan müdahaleler nedeniyle birçok eser yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalmaktadır. Özellikle Boğaziçi sahil şeridinde yapılan projeler, İstanbul’un doğal güzelliklerine zarar vererek kent yaşamını olumsuz yönde etkilemektedir.
Trafik sorunu ise şehrin en büyük problemlerinden biridir. İstanbul’da her geçen gün artan araç sayısı ve yetersiz ulaşım planlaması, ana arterlerde sürekli trafik tıkanıklıklarına sebep olmaktadır. Toplu taşıma ağı yetersiz kalmakta, metro ve tramvay hatları yetersiz ve yetersiz çalışmaktadır. Bu durum hem çevreye verilen zararı artırmakta hem de günlük yaşamı olumsuz etkilemektedir.
İstanbul’da artan yapılaşma ve plansız şehirleşme sorunlarının çözümü için acil tedbirler alınmalıdır. Şehir planlaması uzmanlarıyla işbirliği yapılmalı, tarihi eserlere gereken önem verilmeli ve doğal alanlar korunmalıdır. Yüksek binaların tarihi bölgelere yakın inşa edilmesi engellenmeli, yeşil alanlar artırılmalı ve toplu taşıma ağı geliştirilmelidir. Aksi takdirde, İstanbul’un dokunsa yıkılacak halde olduğu gerçeğiyle karşı karşıya kalınabilir.
Sonuç olarak, İstanbul’un tarihi dokusunu ve doğal güzelliklerini korumak için acil çözümler üretilmeli ve uygulanmalıdır. Plansız şehirleşme ve artan yapılaşma karşısında sessiz kalmak, şehrin mirasına sahip çıkmamak demektir. İstanbul, sadece bugün değil gelecek nesiller için de korunmalı ve yaşanabilir bir şehir olma özelliğini sürdürmelidir.