“`html
2021 yılının Mart ayında korkunç bir cinsel istismar olayı meydana geldi. Olayın merkezi olan sanık İ.B., kızına yakın bir ev tuttu ve burada mağdur M.B. ile birlikte yaşamaya başladı. İ.B., aynı zamanda tecavüze uğramamak için direnmeye çalışan mağduru, “Eğer birine bir şey söylersen seni ve anneni öldürürüm” şeklinde tehdit etti. Bu tehditler, mağdur M.B.’yi derin bir korku içinde bıraktı ve yaşadığı dehşet verici olayları kimseye anlatamamasına sebep oldu.
SKANDAL İSTİSMAR İNTİHARLA ORTAYA ÇIKTI
Olayın detayları, mağdur M.B.’nin psikolojik baskılara daha fazla dayanamayarak intihar etmesiyle gün yüzüne çıktı. Arkadaşları, önceden aldığı bir ses kaydını mağdurun annesine dinletti. Bu durum, aileyi harekete geçirdi ve konuyla ilgili yasal işlemleri başlattı. Mağdurun yaşadığı travma, onu bu tür bir çaresizliğe sürüklemişti. Dolayısıyla, eğer arkadaşları devreye girmemiş olsaydı, bu kötü durum hiçbir zaman gün yüzüne çıkmayabilirdi.
ADLİ TIP RAPORU İSTİSMARI İŞARET ETTİ
Mağdurun yaptığı şikâyet üzerine, Adli Tıp Kurumu bir rapor hazırladı. Bu raporda, mağdurun cinsel bölgesindeki bulguların doğal yollarla oluşamayacağına yer verildi. Kovuşturma süreci devam ederken, Adli Tıp Altıncı İhtisas Dairesi tarafından hazırlanan ek bir rapor da benzer bulgular içeriyordu. Bu raporlar, olayın ciddiyetini ve mağdurdaki istismarın boyutlarını açıkça ortaya koydu.
YARGITAY’DAN BOZMA KARARI GELDİ
Davada bir başka gelişme de savcının mütalaasıydı. Savcı, sanığın suçu işlediğine dair yeterli kanıt olmadığı gerekçesiyle sanığın beraatini talep etti. Bunun sonucunda, mahkeme sanığa 30 yıl hapis cezası verdi. Ancak Yargıtay, verilen bu kararı bozdu ve başka bir duruşma yapılması gerektiğine hükmetti. Yeniden yapılan yargılamada mahkeme, Yargıtay’ın bozma kararına direnerek sanık İ.B. hakkında 30 yıl hapis cezasının uygulanmasına karar verdi. Ancak bu sefer, Yargıtay 9. Ceza Dairesi, 20 Eylül 2024 tarihinde verdiği kararla, bu cezanın yeniden bozulmasına hükmetti.
“KARAR HUKUKA AYKIRIDIR”
Olayın mağdurunu savunan Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği avukatlarından Av. Mine Tanrıverdi, sozc.com.tr’ye özel bir açıklama yaptı. Tanrıverdi, “Bugün Adli Tıp raporunda mağdurun cinsel istismara uğradığına dair bulgular mevcut. Ancak, mağdurun beyanları ile rapör uyumlu değildir anlamına gelen bir kararla bu durumun göz ardı edilmesi hukuka aykırıdır. Ne yazık ki, bu tür istismar davalarında mağdurlar genellikle çocuk olduğu için olayları ifade ederken zorluklar yaşayabilmektedirler. Cinsel deneyimleri bulunmadığı için, yaşadıkları olayı yalnızca bildikleri kadar izah edebilirler. Bu nedenle mağdurun beyanlarındaki farklılık, Adli Tıp raporundaki istismarı geçersiz kılmaz.” diye belirtti.
Tanrıverdi, mağdurun yaşadığı travmanın ve cinsel istismarın varlığının, hukukun genel prensipleri ile çelişmemesi gerektiğini vurgulayarak, “İstismarın ne şekilde gerçekleştiğinin bir önemi yoktur, eğer açık ve net bir biçimde istismar
