Alfa Romeo’un tarihindeki ilk spor şehir aracı olan ve yüzde 100 elektrikli versiyonu da dünya pazarlarına sunulacak “Milano”, resmi olarak tanıtıldı. Alfa Romeo Milano’nun dünya tanıtımı, ismini aldığı şehir olan ve markaya dair her şeyin 24 Haziran 1910’da başladığı Milano’ya bir saygı duruşu niteliğinde gerçekleşti. Ancak bu tanıtımın ardından İtalya hükümetinden tepki geldi. Otomobil, Polonya’nın Tychy şehrindeki fabrikada üretilecek ve aynı zamanda tamamı İtalya dışında üretilen ilk Alfa Romeo modeli olacak.
İtalya İşletme Bakanı Adolfo Urso, Stellantis’in, Alfa Romeo’nun ilk tamamen elektrikli aracı (EV) Milano’yu farklı bir ülkede üretme kararını eleştirdi. Urso, bu kararın yasalara aykırı olduğunu belirtti. Ayrıca tüketicileri yanıltabilecek ifadeleri yasaklayan bir 2003 tarihli yasaya atıfta bulunarak, “Milano adında bir araba Polonya’da üretilemez. Bu, İtalyan yasalarına göre yasak.” dedi. Bunun üzerine Alfa Romeo CEO’su Jean-Philippe Imparato, Milano modelinin ismini değiştirme kararı aldıklarını açıkladı. Modelin ismi Junior olarak değiştirilirken, Stellantis CEO’su Carlos Tavares ise Milano modelini Polonya’da üretmenin maliyetleri düşürdüğünü belirtti.
Alfa Romeo, Milano modelinin tanıtımında şehre olan saygısını gösterirken, İtalya hükümetinin tepkisi nedeniyle isim değişikliğine gitmek zorunda kaldı. Tychy’deki fabrikada üretilecek olan ilk tamamen elektrikli Alfa Romeo modeli, yine de markanın teknolojik ve çevreci vizyonunu temsil etmeye devam edecek. İtalya’nın otomotiv endüstrisine ve markanın köklerine olan bağlılığını anlamakla birlikte, Stellantis’in maliyetleri düşürme hedefini de göz önünde bulundurması gerekmektedir.
Sonuç olarak, Alfa Romeo Milano/Junior modeli, elektrikli ve hibrit seçenekleriyle tüketicilere sunulmaya hazırlanırken, yaşanan isim değişikliği ve üretim kararlarıyla markanın geleceği şekilleniyor. İtalya hükümetiyle yaşanan gerilim ise markanın tarihsel ve kültürel bağlarının yanı sıra uluslararası iş ilişkilerini de etkileyebilir. Alfa Romeo’nun isim değişikliğiyle, Polonya’da üretim yapma kararı arasındaki dengeyi sağlamaya çalışması, şirketin global pazardaki konumunu güçlendirmek adına önemli bir adım olarak değerlendirilebilir.
