İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) kampüslerinde üniversite öğrencileri arasında süregelen eylemler, güvenlik önlemleriyle daha da tırmanıyor. Üniversite güvenliği, eylemleri engellemek amacıyla birçok bina kapısının kilitlendiğini duyurdu. Bu durumda, protestolarını sürdürmekte ısrarcı olan öğrenciler, kapıların kapalı olmasından dolayı dışarı çıkamayınca alternatif bir çözüm buldular.
Öğrenciler, kilitli kapıların etrafında toplanmak yerine, binaların pencerelerinden aşağı inerek protestolarına devam etmeye çalıştılar. Eylemin bu ilginç yönü sosyal medya platformlarında uzun süre gündem oldu. İTÜ öğrencilerinin camlardan çıkarak protestolara katılmaya çalıştıkları anlar, haber bültenlerinde ve çeşitli sosyal medya hesaplarında geniş şekilde paylaşıldı. Bu durum, hem diğer üniversite öğrencileri hem de toplum nezdinde büyük bir yankı buldu.
Maçka Kampüsü’nde gerçekleştirilen eylemler, binalardan çıkmayı başaran öğrencilerin, farklı fakültelerdeki arkadaşlarına destek vermek için aktif bir şekilde gezmesine yol açtı. Bu esnada öğrenciler, dayanışma ve birliktelik mesajları vererek, diğer arkadaşlarına katılmaları için çağrılarda bulundular. Bu tür eylemler, kampüs içinde dayanışma ruhunu pekiştirdi ve eylemlerin büyümesine katkıda bulundu.
Öte yandan, İTÜ Elektrik Elektronik Fakültesi’nde de yaşanan gelişmeler, durumu daha da gergin hale getirdi. Fakültenin girişleri güvenlik tarafından kapatıldı ve öğrenciler bu duruma karşı sosyal medya hesapları üzerinden seslerini yükseltmeye başladı. “Bizim okulumuzu bize kapatıyorlar. İTÜ öğrencisi, ÖGB’yi de yasakları da aşacak!” şeklinde paylaşımlar yapan öğrenciler, kararlılıklarını ve direnişlerini sürdürdüklerini belirttiler. Bu paylaşımlar, sosyal medyada geniş kitleler tarafından desteklenerek daha fazla görünürlük kazandı.
İTÜ Gümüşsuyu Kampüsü’nde de öğrencilerin boykotları devam ediyor. Eğitim ve öğretim süreçlerine yönelik pek çok eleştiri barındıran bu boykotlar, üniversitenin genel atmosferinde ciddi bir değişim yaratmaya çalışıyor. Öğrencilerin protestoları, sadece kendi üniversiteleri için değil, aynı zamanda diğer yüksek öğretim kurumlarında da benzer sorunlara işaret eden bir harekete dönüşebilir.
Üniversitedeki eylemlerin her geçen gün daha da büyümesi, öğrenci topluluğunun katılımını artırarak, dayanışma ruhunu pekiştiriyor. Sosyal medyada yapılan paylaşımlar ve canlı videolar, kampüsler dışındaki kişileri de bilgilendirerek, Türkiye genelinde benzer hisleri paylaşan diğer öğrencileri de harekete geçirebilir. Bu tür hareketler, gençlerin kendi haklarına sahip çıkmesi ve seslerini duyurması açısından önemli bir örnek teşkil etmektedir. İnternetin gücünden yararlanan öğrenciler, daha fazla insanın bu durumu görmesini sağlıyorlar ve dikkat çekme konusunda oldukça etkili oluyorlar. Olayların gelişimi beklenirken, İstanbul Teknik Üniversitesi’ndeki bu eylemler hem eğitimciler hem de öğrenciler için önemli bir dönüm noktası olabilir.