Türkiye Büyük Millet Meclisinin 28’inci Dönem 3’üncü Yasama Yılı dün başladı. İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, grup toplantısında yaptığı açıklamada, bölgede yaşanan acı olaylara ve adaletsizliğe dikkat çekti. İsrail’in Filistin ve Lübnan’a yönelik saldırılarına karşı sessiz kalan uluslararası toplumu eleştirdi. Birleşmiş Milletler’in etkisizliğini vurgulayarak, adaletsizlik karşısında sessiz kalmanın savaş suçuna ortak olmak anlamına geldiğini belirtti.
Dervişoğlu, Türkiye’de merkezin siyaset dışına itildiğini ve AK Parti’nin kutuplaşma üzerine strateji geliştirdiğini ifade etti. İYİ Parti olarak merkezde buluşmayı ve sağduyulu siyasetin önemini vurguladı. İktidarı, insanlık ve adalet değerlerini öne çıkarmaya çağırdı. Ayrıca, iç ve dış politikadaki sorunların çözümünde insanların önceliğinin gözetilmesi gerektiğini belirtti.
Karadeniz’de fındık üreticilerinin yaşadığı sorunlara da dikkat çeken Dervişoğlu, fındık zararlısı kokarcanın üreticilere zarar verdiğini ve devletin destekleme ödemelerini geciktirdiğini söyledi. Tarım sektöründeki sorunları eleştirerek, adaletin sadece güçlülerin hakkı olarak kullanıldığını ifade etti. Dervişoğlu, adaletsizlik ve eşitsizlik nedeniyle toplumda huzursuzluğun arttığını ve adaletin kalkan değil, silah olarak kullanıldığını belirtti.
Adaletin olmadığı yerde huzurun ve güvenin olamayacağını ifade eden Dervişoğlu, adaletin herkes için eşit olması gerektiğini vurguladı. Narin Güran, Şeyda Yılmaz, Sinan Ateş gibi adı geçen cinayetlerin faillerinin bulunmasını ve adaletin gerçek anlamda işler hale getirilmesini talep etti. Toplumda özgür düşünceye baskı uygulandığını, insanların neyi söyleyip neyi söyleyemeyeceklerini iki kez düşünmek zorunda kaldığını belirtti.
Sonuç olarak, Dervişoğlu’nun konuşmasında adalet, insanlık, eşitlik ve hürriyet gibi kavramlara vurgu yaptığı görülmektedir. Türkiye’nin iç ve dış politikadaki sorunlarına dikkat çeken İYİ Parti Genel Başkanı, merkezde buluşmanın ve sağduyulu siyasetin önemini vurgulamıştır. Adaletsizlik, eşitsizlik ve huzursuzluğun arttığı bir ortamda gerçek adaletin sağlanmasını talep etmiştir. Adaletin silah değil, kalkan olarak kullanılması gerektiğini ve toplumda özgür düşünceye baskı uygulandığını ifade etmiştir.
