İzmir Barosu Adli Yardım Merkezi’ne başvuran Türker Eriş, yardım talebinde bulundu. Ancak, merkezin atadığı avukatlar, Eriş’in davranışları ve eylemleri nedeniyle görevlerinden feragat ettiler. İddiaya göre, avukatların bu kararı üzerine Eriş, İzmir Barosu Başkanı Sefa Yılmaz ve Baro Genel Sekreteri Zöhre Dalkıran’a ulaşıp, onlara göndermiş olduğu video ve mesajlarla ölümle tehditte bulundu.
TEPKİ SONRASI YENİDEN GÖZALTINA ALINDI
Yaşanan bu olayın ardından, avukatlar Yılmaz ve Dalkıran, Türker Eriş hakkında ‘tehdit’, ‘hakaret’, ‘ısrarlı takip’, ‘kamu görevlisinin görevini yapmasını engelleme’ ve ‘kişisel verilerin hukuka aykırı olarak ele geçirilmesi’ gibi suçlardan dolayı Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundular. Buna istinaden, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı 23 Aralık tarihinde Türker Eriş hakkında bir gözaltı kararı çıkardı. Eriş, güvenlik güçleri tarafından yakalandı ve ardından sevk edildiği nöbetçi sulh ceza hakimliği tarafından, ‘mağdura yaklaşmama’ ve ‘haftada bir gün kolluğa imza verme’ men tedbirleri uygulanarak serbest bırakıldı. Ancak bu karar üzerine İzmir Barosu, durumu kamuoyuna yazılı bir açıklama ile duyurarak tepki gösterdi.
TUTUKLANDI
Olayların devamı niteliğinde, Türker Eriş’e, geçtiğimiz akşam saatlerinde, elektronik kelepçe ile konutundan çıkmama cezası verildi. Ancak bu tedbir yeterli olmadı ve Eriş, bir gün içerisinde yeniden sevk edildiği nöbetçi sulh ve ceza hakimliği tarafından tutuklandı.
Bu süreçte yaşananlar, adli yardım alanında yaşanan sorunları gözler önüne sererken, İzmir Barosu’nun olayı nasıl ele aldığı ve buna karşı nasıl bir tutum sergilediği de dikkat çekti. İzmir Barosu’nun açıklamaları, hukukun üstünlüğü ve kamu görevlilerinin korunması konusundaki hassasiyetini bir kez daha gösterdi. Ayrıca, Eriş’in yaptıkları ve sonrasındaki süreç, adalet sisteminin ne denli karmaşık ve zorlayıcı olduğunu da bir kez daha gözler önüne serdi. Bu tür olayların önlenmesi adına hukuki önlemlerin alınması gerektiği aşikahtır.
Türker Eriş’in vakası, hem bireysel hem de kurumsal düzeyde hukuki süreçlerin nasıl işlediğini ve mağdurların korunması noktasında yaşanan zorlukları ortaya koymaktadır. Bu tür tehditler, adalet sisteminin işleyişini doğrudan etkileyebilir ve hukuka güveni sarsabilir. Dolayısıyla, olayın gelişimi ve alınacak tedbirler, benzer vakaların tekrar oluşmaması adına büyük önem taşımaktadır.