İzmir’in Çeşme ilçesinde bulunan CHP’li belediye, hukuk skandalı ile gündeme geldi. Altınkum Pırlanta Sitesi adıyla bilinen Çeşme Çiftlikköy’de bulunan 148 villadan oluşan yerleşim alanında, 3. derece sit alanına dahil olan arıtma tesisi, havuz ve dükkânların kaçak bir şekilde inşa edildiği ortaya çıktı. Bu kaçak yapılar için Sit Kurulu’ndan izin alınmamış olmasına rağmen, Çeşme Belediyesi tarafından yıllarca görmezden gelindi. Ancak 2019 yılında, imar barışı adı altında yapı kayıt belgesi alınmış olsa da, Yargıtay 12. Ceza Dairesi tarafından bu belgelerin geçersiz olduğu belirtilerek iptal edilmiştir. Şimdi ise kaçak yapıların yıkımı için harekete geçilmesi gerekmektedir.
İzmir 2 No’lu Tabiat Varlıkları Koruma Komisyonu, kaçak yapılar hakkında yıkım kararı vermiştir. Bu karar, İzmir Valiliği tarafından Çeşme Belediyesi’ne ve kooperatife iletilmiştir. Ancak aradan geçen 7 yıla rağmen, belediye tarafından henüz yıkım işlemi gerçekleştirilmemiştir. Bu durum, altınkum Pırlanta Sitesi’nde yaşayan sakinler arasında büyük bir tepkiye neden olmuştur. Sitenin sakinleri, belediyenin kaçak inşaatlara zamanında ruhsat vererek sorumluluğunu alması gerektiğini ve yıkım kararını uygulamamakla cezai sorumluluğunun bulunduğunu dile getirmiştir. Belediyenin yıkım kararını uygulamamakta direnmesi, sakinler arasında endişe ve huzursuzluk yaratmıştır.
Çeşme Belediye Başkanı Lâl Denizli ise bu konuda sessiz kalmış ve herhangi bir açıklama yapmamıştır. Ancak belediyenin kaçak yapılar konusundaki tutumu, yerel yönetimin hukuka olan güvenilirliğini sorgulamaya açık bir hale getirmiştir. Sit alanında kaçak yapıların varlığı ve belediyenin bu duruma müdahale etmemesi, doğaya ve çevreye verilecek zararları da artırabilecek bir durumu işaret etmektedir.
Sonuç olarak, Altınkum Pırlanta Sitesi’nde bulunan kaçak yapıların yıkımı konusunda yaşanan gelişmeler, Çeşme Belediyesi’nin hukuki sorumluluğu ve sakinlerin mağduriyetleri arasında bir gerilime neden olmuştur. Belediyenin bu konudaki tutumu, hem yerel halkın güvenini sarsmış hem de doğal yaşam alanlarının korunması konusunda endişeleri artırmıştır. Gelecekte benzer durumların yaşanmaması için, yerel yönetimlerin hukuka ve çevreye saygılı bir şekilde hareket etmeleri büyük önem taşımaktadır.