İzmir, 2023 yılının aralık ayında yağış açısından oldukça verimli bir dönem geçirerek, genel yağış ortalamasını metrekare başına 145,9 kilogramdan 197,9 kilograma çıkardı. Bu, 2021 yılından bu yana görülen en yüksek yağış miktarı olarak dikkat çekti. Bununla birlikte, yağışlara rağmen, İzmir’in içme suyu temin eden Tahtalı Barajı’ndaki doluluk oranı yalnızca 1 Aralık’ta yüzde 11,2 iken, ay sonunda yüzde 12,29’a yükseldi. Bu durum, yağışların baraj dolumuna anında yansımadığını ortaya koyuyor.
TÜBA Çevre, Biyoçeşitlilik ve İklim Değişikliği Çalışma Grubu Üyesi olarak görev yapan Prof. Dr. Doğan Yaşar, yılın ilk iki ayı için güzel yağışların olacağını öngörse de bu yağışların barajları doldurmasını beklemenin doğru olmayacağını belirtti. Prof. Dr. Yaşar, 2025 yılı için umut verici bir tablo çizerken, kışın sert geçeceğini ve son 50-60 yılın en soğuk kış deneyiminin yaşandığını vurguladı. Soğuk havanın yağışların miktarını azaltacağını belirten Prof. Dr. Yaşar, yeni yılda ciddi ve güzel yağışların beklendiğini, ancak bunun doluluk oranlarına yansımasının zor olacağını kaydetti. “Eğer nisan ayında doluluk oranı yüzde 25’lere ulaşırsa bu oldukça iyi bir durum” ifadelerini kullandı ve bu yıl suyla ilgili büyük sorunlar yaşanabileceği konusunda uyarıda bulundu.
Sonraki yorumlarında, yer altı su kaynaklarındaki azalmanın önemli olduğunu belirten Prof. Dr. Yaşar, bu kuyuların derinleştirilmesi durumunda suyun ağır metaller içerebileceğine işaret etti. “Doluluk oranının en fazla yüzde 25 olacağı görüşündeyim ve bu koşullar altında bu durumun oldukça iyi bir oran olacağı düşüncesindeyim” dedi. Ayrıca, yer altı kaynaklarının kullanılmasının getirdiği ek enerji tüketimi ve kirletici maddelerin temizlenmesi gibi sorunların yaşanacağının altını çizdi. Prof. Dr. Yaşar, İzmir’in suyun en pahalı olduğu iller arasında yer aldığını ve bu nedenle daha maliyetli su kullanmak zorunda kalabileceklerini ifade etti.
Prof. Dr. Doğan Yaşar, bu yıl içinde ciddi bir kuraklık yaşanabileceğine dikkat çekerek, Tahtalı Barajı’nın doluluk oranlarının dikkatle takip edilmesi gerektiğini belirtti. 2008 yılında baraj doluluk oranının yüzde 2’ye düştüğünü hatırlatarak, 1970, 1992 ve 2008 yıllarında yaşanan kuraklık ve yağış oranlarının bu yıl ile karşılaştırılabileceğini ifade etti. Nüfus artışının getirdiği su ihtiyacına da vurgu yaparak, yeni su kaynaklarının yaratılması gerektiğini dile getirdi. Kaybı ve kaçak oranlarının azaltılması gerektiğini savunan Prof. Dr. Yaşar, tarım ve sanayi için su ihtiyacının arttığını, suyun bilimsel bir şekilde kullanılması gerektiğinin altını çizdi. “Barajlardan tarlalara giden sularda yüzde 60 gibi yüksek kayıplar yaşanıyor. Arıtma sularının tarıma kazandırılması elzemdir. Su varsa, devlet vardır” şeklinde önemli bir mesajla görüşlerini sonlandırdı.
