İzmir’de her yıl ortalama 1 ile 1,5 santimetre arasında çökme yaşanması, deniz seviyesindeki yükselişin Türkiye genelindeki ortalamadan daha fazla olmasına sebep olmaktadır. Bu durum özellikle Alsancak Kordon gibi sahil bölgelerini gelecekte sular altında kalma riski ile karşı karşıya bırakmaktadır. Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Çevre, Biyoçeşitlilik ve İklim Değişikliği Çalışma Grubu Üyesi Prof. Dr. Doğan Yaşar, kentin en büyük sorununun çökme problemi olduğunu vurgulayarak, deniz seviyesinin dünya genelinde yılda yaklaşık 2,5 ile 3 milimetre arasında yükselirken, İzmir’de bu rakamın 1,5 santimetreye kadar çıktığını açıklamaktadır.
Yaşar, kentteki çökme sorununu kanıtlamak için 26-27 Kasım 2023’teki yağışlarda Alsancak’ta yaşanan su baskınlarına dikkat çekmektedir. Ayrıca İzmir’in tarihi sürecinde yaşanan çökme olaylarına da değinerek, kentteki dolgu alanlarının binaların ağırlığıyla birlikte çökmesine işaret etmektedir. 1873 yılında kordon boyuna yapılan en büyük dolgu işlemine ilişkin ihale şartnamesinde yer alan ‘Maksimum gelgitin, en az 1,5 metre üzerinde olacak şekilde inşa edilecektir’ hükmünü de aktaran Yaşar, çökmeye karşı alınması gereken önlemleri vurgulamaktadır.
Cakarta ve Mexico City gibi şehirlerde de benzer çökme sorunları yaşandığını söyleyen Prof. Dr. Yaşar, bu şehirlerde çökmeye karşı alınan önlemlere işaret etmektedir. İzmir’in uzun vadeli en büyük sorununun çökme olduğunu belirten Yaşar, kentin kısa bir süre içinde deniz seviyesine yaklaşması ve kokuların artması gibi somut belirtilere dikkat çekmektedir. Kentin 50 santimetre daha çökmesi durumunda önlemlerin işe yaramayacağını belirten Yaşar, ancak kot yükseltme veya alanı terk etme gibi çözümlerin uygulanabileceğini söylemektedir. Belediyenin yer bilimcilerle işbirliği yaparak çökme konusunda detaylı çalışmalar yapması gerektiğini vurgulamaktadır. Çünkü çökme durumu ani bir şekilde gerçekleşebilecek bir felaketi tetikleyebilir.
