İzmir’in Bayraklı sahilinde başlayan ve kentte ağır bir koku yayılmasına sebep olan balık ölümleri, şehrin farklı bölgelerinde uzun süredir devam ediyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi ekipleri, gece gündüz demeden karadan ve denizden ölü balıkları toplamaya devam etmelerine rağmen, denizdeki ölü balık sayısında herhangi bir azalma görülmemektedir. İzmir İl Tarım ve Orman Müdürlüğü, su ve balıklardan numune alarak analizler yapmış ve elde edilen sonuçları açıklamıştır.
İzmir Tarım ve Orman İl Müdürlüğü, ötrofikasyona bağlı olarak değerlendirilen balık ölümlerinin Meles Deltası’nda gerçekleştiğini açıkladı. 19 Ağustos 2024 tarihinde, Meles Deltası’nın deniz kısmında gerçekleşen balık ölümlerinin, kefal, çipura ve kömürcü kaya balıklarının karışık olarak öldüğü ve deniz suyunun kırmızı renk aldığı belirtildi. Yapılan ölçümlerde su sıcaklığı 28°C, pH değeri 8,43 ve çözünmüş oksijen değeri 7,47 mg/L olarak ölçüldü.
20 Ağustos 2024 tarihinde balık ölümlerinin durmaması üzerine yapılan tekrar denetimlerde, su sıcaklığının 26,3°C, pH değerinin 7,96 olduğu ve çözünmüş oksijen değerinin organik yıkıma bağlı olarak 2,50 mg/L’ye kadar düştüğü tespit edildi. 21 Ağustos 2024 tarihinde ise Karşıyaka İlçesi’nde de balık ölümlerinin görülmesi üzerine yapılan denetimlerde, su sıcaklığı 28,8°C, pH değeri 8,33 ve çözünmüş oksijen değeri 0,320 mg/L olarak ölçüldü.
İzmir İl Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından yapılan açıklamada, balık ölümlerinin artan sıcaklıklar, besin tuzları ve diğer kirleticiler nedeniyle su kalitesindeki bozulmadan kaynaklandığı belirtilmiştir. Analiz çalışmalarının devam ettiği ve konunun hassasiyetle takip edildiği vurgulanmıştır.
Sorunun çözümü için ilgili kurumlar tarafından yapılacak çalışmalar ve alınacak önlemler su kirliliğinin ve balık ölümlerinin önüne geçebilir. İzmir’in doğal yaşamına zarar veren bu durumun en kısa sürede çözüme kavuşturulması gerekmektedir. Olayın kökenine inilerek, su kaynaklarının korunması ve temizlenmesi için etkili adımlar atılmalıdır. Bilimsel veriler ışığında, çevre kirliliğine sebep olan unsurların tespit edilmesi ve önlenmesi için sürekli denetimlerin yapılması önemlidir. Bu şekilde İzmir’in doğal güzellikleri ve deniz yaşamı korunabilir, gelecek nesillere temiz bir çevre bırakılabilir.