Cumhurbaşkanı ve Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, 31 Mart 2025 tarihinde gerçekleşen Yerel Seçimler’de partisiyle yaşanan seçim kayıplarının ardından bir değişim sinyali vermiştir. Seçim sonuçlarının ardından, partinin genel yapısında köklü değişikliklerin yapılacağına dair açıklamalarda bulunan Erdoğan, %40’ın üzerinde bir kadro değişikliği ile yeni bir yapı oluşturmayı hedeflemiştir. Ancak bu süreçte, beklenen kabine revizyonunun gerçekleştirilememesi, partinin iç dinamiklerinde farklı yorumlamalara yol açmıştır.
Erdoğan’ın değişim çağrısının ardından, kabinede önemli değişikliklerin olacağı beklentisi hâkimken, kongre süreci sonrasında bu değişimlerin gerçekleşmemesi, bazı çevrelerde hayal kırıklığı yarattı. Cumhuriyet gazetesinin haberine göre, AKP’deki kaynaklar, özellikle kabine değişikliğine dair “dağın fare doğurması” durumu üzerinde durdu. Bu ifade, kabinedeki değişim beklentilerinin yanıltıcı olduğunu ve yaşanacak değişikliklerin sınırlı kalacağını düşündürmekteydi.
KOLTUĞU TEHLİKEDE OLAN BAKANLAR
Gelişmelere göre, kabinede koltukları tehlikede olan bazı bakanlar açıklanırken, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Uraloğlu’nun yanı sıra Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu ile Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un da bu süreçten olumsuz etkilenebileceği ifade edildi. Özellikle Uraloğlu’nun koltuğu için AKP’nin eski yerel yönetimler başkanı Yusuf Ziya Yılmaz’ın adı ön plana çıkıyor. Bu durum, partinin gelecekteki yönelimlerinde ve stratejik kararlarında önemli bir etken olarak öne çıkmakta.
Parti kaynakları, koltuğu risk altında olan bakanların yerlerine yeni isimler bulmakta zorlandıklarını dile getirmiştir. Bu durum, hem partinin içindeki iktidar dengelerinin hem de gelecekteki siyasi konumlanmanın belirlenmesinde önemli bir karmaşayı da beraberinde getiriyor. AKP’nin, yerel seçimlerde yaşadığı mağlubiyetten sonra bir an önce toparlanma yoluna girmesi gerektiği düşünülüyor.
ANAYASA AYRINTISI
AKP kurmayları, kabine revizyonlarında milletvekillerinden yeni transferlerin yapılmasının planlanmadığını da belirtti. Bu kararın gerekçesi olarak, Anayasa değişikliği görüşmeleri sırasında Meclis’teki aritmetiğin risk altında bırakılmaması gerektiği gösterilmektedir. Bu durum, partinin ilerleyen süreçteki yasama faaliyetlerini ve Anayasa değişikliği gibi kritik meselelerde karşılaşacağı zorlukları da gözler önüne seriyor.
Parti yönetimi, kongre de dahil olmak üzere, bu tür değişimlerin gerekliliği konusunda daha fazla çalışma yapmalıdır. Ayrıca, bakanlarla ilgili yaşanan belirsizlikler ve yaklaşan seçim döneminin partinin yeni stratejilerini nasıl etkileyeceği önemli bir tartışma konusudur. AKP, hizmette bulunan bakanlarının performansını ve partinin toplum nezdindeki algısını dikkate alarak hareket etmeli, alternatif çözümleri üretmek konusunda esnek bir tutum sergilemelidir.
Sonuç olarak, AKP, hem kendi içinde yaşanan bu değişim beklentisine yanıt vermeli, hem de toplumda yaratılan hayal kırıklığını gidermek amacıyla hızlı bir irade göstermelidir. Değişimden kaçınmanın, partinin ilerleyen dönemlerde daha büyük sorunlarla karşı karşıya kalmasına neden olacağı öngörülmektedir. Bunun yanında, kabinedeki bakanların ve diğer parti yöneticilerinin nasıl bir tutum alacakları ve partinin geleceği hakkında neleri değiştireceği, Türkiye’nin siyasi atmosferi açısından kritik bir unsur olarak öne çıkmaktadır.
