İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) tarafından belirlenen Cumhurbaşkanı adayı olan Ekrem İmamoğlu, 2019 yılı öncesinde gerçekleştirilen çeşitli uygulamalarla ilgili olarak tespit ettiği kamu zararıyla ilgili sorular yöneltmiştir. Ancak bu konuda gerekli soruşturmaların başlatılmasına ilişkin izin verilmemiştir. Bu durum, kamuoyunda tartışmalara yol açmıştır ve İmamoğlu’nun yönetimi altında İstanbul’da hesap verme kültürü ile ilişkilendirilen çeşitli sorunları ortaya çıkarmıştır.
İmamoğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak görevine başladıktan sonra, Teftiş Kurulu’na birçok işlem üzerinde inceleme yapılmasını talep etmiştir. Bu incelemelerden biri, İBB Yeşil Alan ve Tesisler Yapım Müdürlüğü’nün 21 Eylül 2016 tarihinde gerçekleştirdiği “İstanbul Genelinde Yeni Yeşil Alanların Yapım İşi” ihalesidir. Bu ihale ile bağlantılı olarak yapılan incelemelerde, birçok projede ciddi kamu zararı oluştuğu tespit edilmiştir.
VALİLİK SORUŞTURMA İZNİ VERMEDİ
Teftiş süreçleri sonucunda, İstanbul genelindeki 39 farklı park ve çevre düzenlemesi projelerinden bazıları üzerinde çalışma yapılmıştır. Bu projelerden “Rahmi Demir Mesire Alanı” ve “Pendik Yaşam Korusu 1. Etap” projeleri gerçekleştirildiği sırada, toplamda 2 milyon 494 bin 011 TL gibi bir kamu zararının meydana geldiği belirlenmiştir. Tespitin yapıldığı dönemdeki döviz kuruna kıyasla, bu zararın yaklaşık 416 bin dolara tekabül ettiği ifade edilmiştir.
İBB, kamu zararından sorumlu olduğunu düşündüğü dönem yöneticileri hakkında hem idari hem de adli soruşturma talebinde bulunmuştur. Ancak, İstanbul Valiliği, 22 Nisan 2020 tarihinde bu konuda söz konusu memurlar hakkında herhangi bir soruşturma yürütülmesine izin vermemiştir. Bu durum, İmamoğlu’nun yürüttüğü yönetim tarzına ve İBB’nin kamu zararlarını sorgulama hedefine yönelik eleştirilerde bulunulmasına yol açmıştır.
Bu kamu zararı konusuyla ilgili olarak İBB, rücu istemiyle İstanbul 35. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde bir dava açma sürecini başlatmıştır. Davanın ilerlemesi doğrultusunda, 25 Haziran 2024 tarihinde konuyla ilgili bilirkişi raporu hazırlanmıştır. Bu raporun ardından, kamu zararının tahsil edilmesi sürecinin devam ettiği belirtilmiştir. Davanın sonuçlanması, kamuoyunun dikkatini çeken önemli bir gelişme olarak değerlendirilmekte ve İBB yönetiminin şeffaflık ve hesap verebilirlik konusundaki kararlılığını gösterecektir.
İmamoğlu’nun yönetim anlayışı ve kamu zararlarıyla ilgili tespitleri, geçmiş dönemlerin hesap verme yükümlülükleri üzerine önemli bir tartışma zemini oluşturmuştur. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, şehirdeki çeşitli kamu hizmetlerini ve projeleri yönetirken, şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkelerine bağlı kalma hedefi gütmektedir. Ancak, geçmişte yapılan uygulamalar sonucunda bu tür kamu zararlarının meydana gelmiş olması, yönetime yansıyan olumsuz bir miras olarak dikkat çekmektedir. İstanbul’da yapılan bu incelemeler, aynı zamanda vatandaşı yakından ilgilendiren önemli kamu projelerinin bu tür zararlara yol açmaması açısından da büyük bir öneme sahiptir.
