“`html
Tıbbi Onkoloji ve Hematoloji Uzmanı Prof. Dr. Necdet Üskent, dünya genelinde her 5 kişiden birinin kansere yakalandığını vurgulayarak, “Akciğer, prostat ve kolorektal kanserler erkeklerde sık görülürken, meme, tiroit ve kolon kanserleri kadınlarda daha fazla rastlanmaktadır” ifadelerini kullandı.
İSTANBUL (İGFA) – 2023 yılı verilerine göre dünyada her yıl 20 milyon yeni kanser vakası bildirilmektedir. Bu vakalar arasında en sık rastlanan ve en fazla ölüme sebep olan tür akciğer kanseridir. Önümüzdeki 2050 yılında ise yıllık kanser vakalarının 35 milyona ulaşması beklenmektedir. Prof. Dr. Üskent, mevcut verilere dayanarak, kanser vakalarının yalnızca yüzde 18’inin erken evrede teşhis edilebildiğini de sözlerine ekledi.
Hastalığı yenmenin en etkili yolunun kanserli hücreyi sıçrama yapmadan tespit edip yok etmek olduğunu belirten Üskent, “Dünya genelinde giderek artan vaka sayılarından dersler çıkararak, sağlıklı yaşam alışkanlıklarına daha fazla önem vermeli ve düzenli taramalara gereken zamanı ayırmalıyız” dedi.
Prof. Dr. Üskent, kansere yakalanma yaşının giderek düştüğünü; özellikle meme, kolon, mide ve beyin kanserlerinin 50 yaş altındaki bireylerde sıklıkla görülmeye başlandığını vurguladı. “Hücre yaşlanması arttıkça kanser riskinin de artması doğrudur; ancak günümüzde hastalığa yakalanma yaşı düştüğü için ‘kanser bir ileri yaş hastalığıdır’ görüşü, insanları rehavete sürükleyebilir ve sağlıklı yaşam alışkanlıklarını ihmal etmesine neden olabilir” diye uyardı.
Sağlıklı yaşam ve düzenli taramaların, kanserin hem önlenmesi hem de etkilerinin azaltılmasında önemli bir rol oynadığını belirten Üskent, kansere karşı birincil ve ikincil korunma yöntemlerini sıraladı. Birincil korunma yöntemleri arasında; obezitenin engellenmesi, fiziksel aktivitenin artırılması, dengeli ve düzenli beslenme, hepatit ve HPV aşılarının yapılması, sigara ve alkolden uzak durulması, UV ışınları ve kimyasal maddelerden korunma, düzenli ve yeterli uyku, doğal antioksidan alımı ve mide kanseri veya lenfomasına neden olabilen Helikobakter Pilori bakterisinin doğru tedavisi gibi önlemler yer almaktadır.
Bu önlemler, yalnızca kansere yakalanma riskini azaltmakla kalmaz, aynı zamanda hastalığın seyrini de olumlu yönde etkiler. Sağlıklı yaşam tarzı benimseyen bireyler, düzenli tarama ve sağlık kontrolleri ile hastalık belirtilerini erken aşamada tespit edebilirler. Bu, hem tedavi süreçlerini kolaylaştırır hem de hayatta kalma oranlarını yükseltir.
Sonuç olarak, kanserle mücadelede erken teşhis ve sağlıklı yaşam alışkanlıklarının benimsenmesi büyük önem taşımaktadır. Prof. Dr. Necdet Üskent’in ifadeleri ışığında, bireyler olarak yaşantımızda yapacağımız küçük değişiklikler, büyük farklar yaratabilir ve kanserle mücadelede bizlere yardımcı olabilir.
“`