Kaz Dağı’nın kuzey yamaçlarında yer alan Çanakkale ilinin Yenice ilçesine bağlı Kalkım beldesinde, CVK isimli firma tarafından işletilen kurşun, bakır ve çinko madeni, kapasite artışı için Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) sürecini başlatmıştır. Bu durum, daha önce çeşitli sebeplerle maden faaliyetlerinden zarar gören ve 1 milyondan fazla ağacın kesildiği bir alan üzerinde yaşayan yerel halkı son derece üzmüştür.
Özellikle maden izni için daha önce 2019 yılında yapılan bir başvurunun, çevre koruma nedenleriyle reddedilmesi, yerel halkta derin bir hayal kırıklığı yaratmıştı. Ancak CVK firması, bu defa ÇED alanını küçülterek ve fay hattını 300 metre uzağa alarak yeniden başvuru yapmış durumda. Bu durum, köy sakinleri arasında, şirketin çevre dostu olmadığını ve doğal kaynakları çok fazla sömürdüğüne dair endişeleri tekrar gündeme getirmiştir.
İşletme ruhsatı verilen alan, sadece ormanlık alanları değil, aynı zamanda Aygria Antik Kenti’ni de kapsamakta. Aygria Antik Kenti, bölgenin tarihî değerlerinden birisini oluşturmasıyla biliniyor ve bu alanın madencilik faaliyetleri nedeniyle zarar görmesi lokal halkı derin bir endişeye sevk etmektedir. Ayrıca, madenin işletme sahası, Gönen-Yenice Barajı’nın koruma havzası içerisinde bulunuyor, bu da su kaynakları ve yerel ekosistemler üzerindeki olumsuz etkileri artırma potansiyeli taşımaktadır.
Yerli halk, Cengiz Holding’in geçmişte gerçekleştirdiği ağır sanayi uygulamalarının doğaya olan etkilerinden dolayı endişeli. Özellikle, bu tür madencilik faaliyetlerinin doğal dengeyi bozabileceği ve bölgedeki tarım alanlarına zarar verebileceği kaygıları ön plana çıkıyor. Yerel çevreciler, bu çalışmaların insan sağlığına etkileri ve su kaynaklarının kirlenmesi gibi konularda da endişeler taşımaktadır. Bu durum, sadece ekonomik kazanç peşinde koşan şirketlerin değil, aynı zamanda çevre koruma bilincine sahip yerel halk ve sivil toplum kuruluşlarının da karşılaştıkları bir sorun olarak dikkat çekmektedir.
Kaz Dağları, doğal güzellikleri ve ekosistemi ile bilinen bir bölge olup, aynı zamanda Türkiye’nin önemli turistik destinasyonlarından biridir. Bu tür madencilik faaliyetleri, bölgenin doğasını ve ekosistem dengeyi bozan ciddi tehditler oluşturmakta. Dolayısıyla yerel ve ulusal düzeydeki tartışmaların artması kaçınılmaz hale gelmektedir. Yerel halk, bu tür projelere karşı durarak, doğalarını korumak için bir araya gelmeye başlamış ve çeşitli protesto gösterileri düzenlemeye karar vermiştir.
Özetlemek gerekirse, Kaz Dağları ve çevresindeki doğal alanların korunması, bölgedeki insanların ve ekosistemlerin geleceği için hayati bir önem arz etmektedir. ÇED sürecinin başlatılması, her ne kadar şirketler açısından bir adım olarak görülse de, yerel halk için ciddi endişeleri beraberinde getirmekte ve bu durum, bölgedeki doğal kaynakların korunması üzerine yeni tartışmalar yaratmaktadır.