Ankara’nın Çankaya ilçesinde, Küçükesat Mahallesi’nde bulunan 5 katlı riskli yapı, kentsel dönüşüm kapsamına alınarak 2022 yılında yıkıldı. Yıkılan binanın arsası, kat malikleri arasında paylaştırılarak tapuya kaydedildi. Binada oturanların üçte iki çoğunluğunun kararıyla yeni bina yapılması için müteahhit firma ile anlaşma yapıldı. Ancak, evi 1’inci katta olan Ayfer Dalkıran, kendisine zemin katta değeri daha düşük bir ev verildiği gerekçesiyle inşaat sözleşmesini imzalamadı.
Dalkıran, sözleşmenin hakkaniyete aykırı olduğunu düşünerek, hem kat malikleri kararlarının iptali hem de arsa payının düzeltilmesi talebiyle iki ayrı dava açtı. Tapuya kaydedilen arsa payı, diğer paydaşlara açık artırma usulüyle satışa çıkarıldı ve bu durumu da mahkemeye taşıdı. İdare mahkemesi, Anayasa Mahkemesi’nin kararlarına atıf yaparak, üçte iki çoğunluk kararının azınlık hissedarlarına zarar vermemesi gerektiğini belirtti.
Mahkeme, inşaat sözleşmesindeki paylaşımın hukuka aykırı olduğuna hükmederek, Dalkıran’ın arsa payının diğer paydaşlara açık artırma ile satışının iptaline karar verdi. Bu karar, emsal teşkil edecek nitelikteydi ve kentsel dönüşüm sürecinde vatandaşların haklarını koruyacak bir örnek oluşturdu. Dalkıran, uzun ve zorlu bir hukuki mücadele sonucunda hakkını aradığını ve kazandığını belirtti.
Dalkıran’ın avukatı Dilhan Aydın da kararın emsal olduğunu ve vatandaşların kentsel dönüşüm süreçlerinde haklarını daha fazla koruyabileceklerini vurguladı. Mahkemenin, vatandaşların evlerinin niteliklerini korumaları gerektiğine dair verdiği kararın önemine dikkat çekti. Bu kararla birlikte, kentsel dönüşüm süreçlerinde vatandaşların daha cesur bir şekilde haklarını savunabilecekleri ve standartlarının düşmemesi için mücadele edebilecekleri bir ortamın oluşacağı belirtildi.
Sonuç olarak, Ayfer Dalkıran’ın yaşadığı kentsel dönüşüm sürecinde yaşadığı hukuki mücadele ve aldığı emsal karar, vatandaşların benzer durumlarda haklarını korumak için hukuki yollara başvurma cesaretini artırmış ve standartlarının düşmemesi için mücadele etmiştir. Bu tür kararlar, kentsel dönüşüm süreçlerinde adaletin sağlanması ve vatandaşların mağduriyetlerinin önlenmesi açısından büyük önem taşımaktadır.