Terör örgütü PKK’nın lideri Duran Kalkan son dönemde yaptığı açıklamalarında birçok kez Kıbrıs’ı gündeme getirdi. Kalkan, “Dananın kuyruğu Kıbrıs’ta kopacak. Bu savaşın merkezi Türkiye’dir.” gibi ifadelerle durumu özetliyor. Kalkan, ABD’nin Yunanistan’ı, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne ise İsrail aracılığıyla hava savunma sistemleri kurduğunu ve bu gelişmelerin Türkiye ile Kıbrıs üzerinden bir çatışma yaratacağını belirtmektedir. Kıbrıs üzerinden yürütülen bu planları, Türkiye karşıtı planlar yapan Amerika, Almanya ve İsrail koalisyonu olarak nitelendiriyor.
Bu maksatlı açıklamaların ardından, 2024 yerel seçim sürecinin başlamasıyla ABD’de yönetim değişikliği, Almanya’da hükümetin düşmesi ve İsrail’deki siyasi ve askeri gerginliklerin artması dikkate değer bir çarpan oluşturdu. Türkiye’de ise ‘terörsüz Türkiye’ sürecinin başlaması ve PKK’nın elebaşı Abdullah Öcalan tarafından PKK’nın feshi konusunun gündeme gelmesi, Kıbrıs’ta ne gibi planların yürütüldüğüne dair soruları artırmakta. Kıbrıs’tan gelecek yeni gelişmelerin ve gerilimlerin bu bağlamda kritik olabileceği düşünülmektedir.
*
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde (KKTC) inanç hürriyeti üzerinden suni bir gerilim yaratılmıştır. KKTC’de eğitim-öğretim yılının ikinci döneminin başlangıcı olan 17 Şubat itibarıyla, İrsen Küçük Ortaokulu’ndaki bir öğrenci başörtüsü takarak derslere girmeye başlamıştı ve bu durum, öğretmen sendikalarının tepkisini çekti. Üç haftalık bir süreçte, başörtüsüz derslere giren öğrenci üzerinden “laiklik” üzerine tartışmalar başladı ve süreç bir anda gerilim konusu haline dönüştü.
Benzer bir şekilde, Bekirpaşa Lisesi’nde 2,5 yıl boyunca derslere başörtüsü ile katılan bir öğrenci hedef alındı. Laiklik ilkesini tehdit ettiği iddiasıyla, o dönemde sendikalar tarafından sıkıştırma yaşandı ve sendika yöneticilerinin etkisiyle iki başörtülü öğrenci sınav haftasında okuldan çıkarıldı. Devlet okullarındaki öğretmen sendikaları, küçük yaşlardaki çocukları ‘laikliği yıkıcı unsur’ olarak kodlayarak hedef haline getirdi. Öğrencinin ve ailesinin başarısız olması adına destek yerine dışarıda tutulması dikkat çekiyor.
Bu durumda, basın provokatif açıklamalarla durumu ele aldı. Eğitimle ilgili çeşitli örgütlerle bir araya gelerek sokağa çıkma kararı aldıklarını duyurdular. Eğitim hakkı ile ilgili birçok organizasyon, öğretim hayatına katkıda bulunmak yerine sokağa inme eylemleriyle durumu daha da karmaşık hale getirdi. Çeşitli söylemleriyle kendilerini savunan sendika yetkilileri, “Kıbrıs Türklerinin kendi töresi vardır”, “Kıbrıs Türk toplumu laikliğinden vazgeçmeyecek”, “Bu siyasal İslam tahakkümünü derinleştirmek hamlesidir” gibi argümanlarla, eğitim konusunda inanç özgürlüğünü göz ardı ettikleri görüldü. KKTC Anayasası gereğince hiçbir öğrencinin eğitim hakkının engellenemeyeceği ve evrensel hukuk ilkesine göre inanç özgürlüğünün korunması gerektiği unutulmuş gibiydi.
*
Türkiye hedef alındı ve başörtüsü karşıtı organizasyonları düzenleyen Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası Başkanı Selma Eylem, “11. Köy” isimli bir YouTube programında İngiltere’nin Kıbrıs işgalini överek, sürecin nitelikli olduğunu öne sürdü. Türkiye’nin Barış Harekatı ile kurtardığı Kıbrıs Türklerinden bahsederken, “Türkiye kendilerini yok etti.” gibi ifadeler de dikkat çekti. Kıbrıs merkezli bir Avrupa gazetesinde ise “İşgal bölgesinde türban krizi: Yerleşimci kolonisinde