Kılıçdaroğlu’na Yönelik Dava: CHP İçindeki Çekişmeler ve Siyasi Manipülasyonlar mı?
CHP’nin önceki Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na siyaset yasağı getirebilecek dava dosyasının, CHP tüzük kurultayı öncesinde yeniden canlandırılması, parti içi dengelere müdahale edilmek istendiği şeklinde yorumlanıyor. Bu davanın, MHP milletvekillerinin suç duyurusu üzerine açılması, zamanlamasıyla dikkat çekiyor. Dava dosyasının, CHP’nin 8 Eylül’de gerçekleşecek tüzük kurultayına giden süreçte uyandırılması, siyasi arenada Kılıçdaroğlu’na ve dolayısıyla CHP’ye yönelik bir hamle olarak değerlendiriliyor.
Suç duyurusunun, Kılıçdaroğlu’nun Selahattin Demirtaş’ın haksız yere hapiste tutulmasına karşı yaptığı açıklamalarla ilgili olduğu biliniyor. Bu suçlama, 2022 yılında MHP’nin önemli isimlerinden İzzet Ulvi Yönter, Feti Yıldız ve İsmail Faruk Aksu’nun imzasıyla yapılmıştı. Kılıçdaroğlu’nun milletvekili dokunulmazlığı nedeniyle rafa kaldırılan dosya, tüzük kurultayı öncesi tekrar gündeme getirildi. Bu zamanlama, siyasi manevralar ve CHP içindeki çekişmelerin kurultaya etkisi üzerine birçok soruyu gündeme taşıyor.
CHP içinde kurultaya giden süreçte yaşanan çekişmeler, Özgür Özel’in liderliğinde şekillenen yeni dönemin sancılarını da gözler önüne seriyor. Özel’in, Kılıçdaroğlu’na yönelik davanın canlandırılması ve iktidar ile kurduğu yakın temas, parti içinde rahatsızlık yaratmış durumda. Kılıçdaroğlu’nun İmamoğlu ile bir araya gelmesi ve “geçmişi geride bırakıp Erdoğan’a karşı mücadeleye odaklanalım” mesajı, parti içi uzlaşma ihtimalini doğururken, bu gelişme bazı çevrelerde endişe yaratmış gibi görünüyor.
Öte yandan, Kılıçdaroğlu’na yönelik bu dava, sadece bir bireye değil, CHP’ye ve parti içindeki muhalefete yönelik bir tehdit olarak algılanıyor. MHP lideri Devlet Bahçeli’nin son dönemde CHP’yi “yüksek düzeyli tehdit” olarak tanımlaması, bu operasyonun siyasi arka planına işaret ediyor. Kılıçdaroğlu’na siyaset yasağı getirme girişiminin, CHP’nin tüzük kurultayındaki dengeleri değiştirme amacı taşıdığı da dile getiriliyor.
CHP’nin İstanbul’daki İl Danışma Kurulu toplantıları, tüzük kurultayı öncesi adeta bir ön prova niteliğindeydi. Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu’nun yanı sıra, önceki genel başkanların da yeni tüzük çalışmalarına katılması, hem parti içi demokrasiyi güçlendirme hem de gerilimi azaltma amacı taşıyor. Ancak, Kılıçdaroğlu’nun dava dosyasının yeniden gündeme getirilmesi, bu uzlaşma çabalarının önüne set çekebilir ve parti içindeki gruplaşmaların daha da kemikleşmesine yol açabilir.
CHP içindeki bu gruplaşmaların kemikleşmesi, parti içinde çatışmaların derinleşmesine neden olabilir. Bu sürecin, partinin akil adamları tarafından yönetilip yönetilemeyeceği ve CHP’nin hizipçilik tuzağından kurtulup kurtulamayacağı ise önümüzdeki günlerde netleşecek. Özel’in Kılıçdaroğlu ile yapacağı görüşme ve Mansur Yavaş’ın konumlanması, bu süreçte belirleyici olacak gibi görünüyor.
Sonuç olarak, Kılıçdaroğlu’na açılan dava, CHP içindeki çekişmelerin bir yansıması olarak görülürken, aynı zamanda muhalefete yönelik baskının bir parçası olarak da değerlendiriliyor. Önümüzdeki hafta, siyasetle yargının iç içe geçeceği tartışmaların daha da yoğunlaşacağı ve sürprizlere açık bir süreç yaşanacağı anlaşılıyor.
