CHP’nin 7’inci Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 9 Ekim 2012 tarihindeki grup toplantısında, Türkiye’nin dış politikasını eleştirmiş ve o dönemki Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nu hedef alan sert sözler sarf etmişti. Davutoğlu, bu sözler üzerine manevi tazminat davası açmış ve ilk derece mahkemesi Kılıçdaroğlu’nun 4 bin TL manevi tazminat ödemesine hükmetmişti. Ancak Yargıtay, Kılıçdaroğlu’nun sözlerini eleştiri olarak değerlendirip ilk kararı bozmuştu. İlk derece mahkemesi bu karara direnmiş, ancak Yargıtay Hukuk Genel Kurulu direnme kararını onamıştı.
Kılıçdaroğlu bu süreçten sonra Anayasa Mahkemesi’ne başvurarak ifade özgürlüğünün ihlal edildiğini iddia etmiş ve 30 bin TL manevi tazminat talep etmişti. Anayasa Mahkemesi dosyayı inceledikten sonra Kılıçdaroğlu’nun ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar vermiş ve 30 bin TL manevi tazminat ödenmesine hükmetmişti. Mahkeme kararında, Kılıçdaroğlu’nun sözlerinin siyasi bir eleştiri kapsamında olduğu ve bu nedenle ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini belirtmişti.
Anayasa Mahkemesi ayrıca, siyasetçiler arasındaki tartışmalarda ifade özgürlüğünün geniş yorumlanması gerektiğini ve siyasi eleştirilerin sert olabileceğini vurgulamıştı. Mahkeme, Kılıçdaroğlu’nun davacı hakkındaki ifadelerinin kamusal bir tartışmada geçtiğini ve bu tür konuların siyasetçiler tarafından ele alınmasının mümkün olduğunu ifade etmişti.
Sonuç olarak Anayasa Mahkemesi, Kılıçdaroğlu’nun ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar vermiş ve 30 bin TL manevi tazminat ödenmesine hükmetmişti. Mahkeme, siyasi eleştirilerin sert olabileceğini ve siyasetçiler arasındaki tartışmalarda ifade özgürlüğünün geniş yorumlanması gerektiğini vurgulamıştı. Bu kararla birlikte ifade özgürlüğünün önemi ve siyasi tartışmalarda sınırların nasıl çizilmesi gerektiği yeniden gündeme gelmişti.
