Kış mevsimine yaklaşıldığı bu günlerde, kentte bulunan tüm barajların doluluk oranlarının ortalama yüzde 14 olarak belirlendiği ifade ediliyor. Bu durum, hem yerel halk hem de tarımsal faaliyetler açısından endişe verici bir tabloyu ortaya koyuyor.
Küresel iklim değişikliğinin etkileri, sadece sıcak havaların artmasıyla sınırlı kalmıyor; aynı zamanda su kaynaklarının azalmasına, kıtlık yaşanmasına ve tarımsal üretimin olumsuz etkilenmesine yol açıyor. Özellikle, tarımsal sulama ve sanayi ihtiyacı, bu su kaynakları üzerindeki baskıyı artırıyor. Buna ek olarak, buharlaşma oranlarının da yükselmesi, mevcut su kaynaklarının hızla tükenmesine neden oluyor.
Bu bağlamda, Bursa Teknik Üniversitesi (BTÜ) akademisyenleri, su krizine karşı çözüm arayışlarını sürdürmekte. Yer altı barajları üzerinde başlattıkları çalışma, mevcut su kaynaklarının daha verimli kullanılması ve su tasarrufunun sağlanması amacı taşıyor. Bu tür yer altı barajları, yağmur suyunun yer altına depolanarak daha uzun süre kullanılabilmesini sağlamakta ve bu durum, kuraklık dönemlerinde büyük bir avantaj sunabilir.
Akademisyenler, yapılan araştırmalar neticesinde, yer altı barajlarının sulama, içme suyu ve sanayi için önemli bir kaynak olabileceğini vurguluyor. Bu sistemin hayata geçirilmesiyle, kentteki su kaynaklarının daha iyi yönetilmesi, kuraklık dönemlerinde su sıkıntısının azalması ve tarımsal üretimin sürdürülebilirliğinin sağlanması hedefleniyor.
Kentteki su seviyelerinin artması ve su tasarrufu konusunda halkın bilinçlendirilmesi için çeşitli kampanyalar düzenlenmesi de planlanmakta. Bu kampanyalar, hem su tasarrufunun önemini vurgulamak hem de halkı bu konuda aktif bir şekilde bilgilendirmek amacı taşıyor. Ayrıca, yer altı barajlarının geliştirilmesi için gerekli olan yatırımlar da değerlendiriliyor.
Sonuç olarak, Bursa’da yaşanan su krizine karşı atılan bu adımlar, yer altı barajlarının geliştirilmesiyle birlikte, su kaynaklarının verimli bir şekilde yönetilmesini sağlayacak ve gelecekte daha sürdürülebilir bir su teminini mümkün kılacaktır. Ancak, bu sürecin başarılı olabilmesi için yalnızca akademik çabaların yeterli olmayacağı, halkın da bu konuda duyarlı ve bilinçli olması gerektiği vurgulanıyor. Su kaynaklarının korunması ve tasarruflu kullanılması, hem günümüzde hem de gelecek nesiller için büyük bir önem taşımaktadır.
