Ekim ayının ilk haftasında Türkiye’de kamuoyunu uzun süre meşgul eden bir gelişme yaşandı. Bakanlık tarafından yayınlanan ‘Taklit veya Tağşiş Yapılan Gıdalar’ listesinde en fazla dikkat çeken işletme, ülke genelinde çok sayıda restoran zincirine sahip olan Köfteci Yusuf oldu. Bu durum, hem halk arasında hem de sosyal medyada geniş yankı buldu.
Özellikle, firmanın Bursa’daki bir şubesinde satılan et dönerin içerisinden domuz eti çıktığının açıklanması, uzun bir tartışmanın fitilini ateşledi. Bu olayın ardından Köfteci Yusuf, iktidar tarafından hedef tahtasına konulduğu iddialarıyla gündemden düşmedi. Ardından, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın bu işletmeye büyük bir et satış gerçekleştirmesi, durumu daha da karmaşık hale getirdi.
Yüksek enflasyonun etkisiyle Türkiye’de milyonlarca insanın kırmızı eti temin etme imkanı bulamadığı, bu bağlamda Et ve Süt Kurumu’nun Köfteci Yusuf’a 2 tır (yaklaşık 40 ton) et satışı yaptığı belirtildi. Bu uygulama, diğer işletmelere benzer bir fırsat sunulmadan gerçekleştiği için sosyal medyada tartışmalara neden oldu. Bu durum, birçok kişi tarafından haksız bir avantaj olarak değerlendirildi.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Erhan Adem, bu duruma tepki göstererek, fırsat eşitliği ilkesine aykırı bir işlem yapıldığını ifade etti. Adem, özellikle satış işleminin gizli bir şekilde yürütüldüğünü öne sürdü. “Dün itibarsızlaştırdığınız, bugün ise ihya etmeye çalışıyorsunuz” ifadesiyle, hükümetin tutumunu eleştirdi.
Ayrıca, Köfteci Yusuf’a yapılan sevkiyatın ‘arka kapılardan’ gerçekleştirildiğini belirten Adem, bu durumun neyi gizlemek amacıyla yapıldığını sorguladı. “Eğer halkın kaynaklarını adil bir şekilde yönetemiyorsanız, bu kurumu kimlerin çıkarına çalıştırıyorsunuz?” diyerek sorularını sıraladı. Tarım ve Orman Bakanlığı’na bağlı Et ve Süt Kurumu’na şeffaflık çağrısında bulunan Adem, bu kurumun hem üretici hem de tüketiciye hizmet etmediğini vurguladı.
Köfteci Yusuf’un başına gelenler, toplumda ciddi tartışmalara neden olurken, kimi kesimler bu durumu hükümetin yerel işletmelere ve esnafa yeterince destek olmadığı ve belirli işletmelere kayırmacı bir yaklaşım sergilendiği şeklinde değerlendiriyor. Türkiye’deki ekonomik sıkıntılar göz önüne alındığında, bu tür tartışmaların halkın algısı üzerinde önemli etkileri olabilir. Gelecekte bu tür olayların, nasıl bir sonuç doğuracağı merakla beklenirken, Köfteci Yusuf’un durumu ve bu olayın gelişmeleri, siyasi arenada şekillenecek tartışmaların temel bir unsuru olmaya devam edecek gibi görünüyor.