İYİ Parti Tekirdağ Milletvekili Selcan Taşçı, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın 2025 yılı bütçesini eleştirerek, Türkiye’deki kültür ve turizm alanlarının birbirinden ayrılması gerektiğinin altını çizdi. Taşçı, ülkesindeki kültürel ve sosyal çürümeye dikkat çekerek, etik değerlerin kaybolduğunu ve Türk sinemasıyla tiyatrosunda göçmen kültürü ve mafya gibi olguların ön plana çıktığını ifade etti.
Selcan Taşçı, bu değişimin önüne geçmek için ülkenin bir kültür devrimi yaşaması gerektiğini savundu. Türkiye’nin kültürel kimliğinin yeniden oluşturulmasında Cumhuriyet’in kurucu felsefesi ve Türk milliyetçiliğine dayandırılmasını önerdi. Ayrıca, bu bağlamda bir Milli Kültür Bakanlığı kurulmasının zorunlu olduğunu belirtti.
“TÜRKİYE’DE SOSYAL ÇÜRÜME VAR, ETİK DENEN BİR ŞEY KALMADI”
Taşçı’nın konuşmasında öne çıkan ifadeleri son derece çarpıcıydı. “Türkiye’de 20 yılı aşan kazı çalışmaları var, ancak bu kazıların hızlandırılması için destek bekliyoruz. Gözlerimizin önünde canlanması gereken tarih hazinesinin kaynaksızlığa kurban edilmesine izin veremeyiz. Sayın Bakan, siz kültür ve turizm alanlarının ayrılmaz olduğunu düşünseniz bile, bizim düşüncemiz tam tersinedir. Bir Milli Kültür Bakanlığı, artık zorunluluk haline gelmiştir” dedi.
Taşçı, Türkiye’de yaşanan ağır toplumsal problemleri de gündeme getirdi. “Bir ülkede bebeklerinin tecavüze uğraması, hastanelerde katledilmesi gibi durumlar söz konusuysa ve bunu yapanlar utanç duymak bir yana üstüne çıkmaya çalışıyorsa, o ülkede sosyal çürüme yaşanıyor demektir” ifadelerini kullandı. Bunun yanında, Türk edebiyatı ve sanatında asla bulunmaması gereken kavramların artık ortaya çıktığını ifade etti. “Bunun tek çözümü bir kültür devrimidir” diyerek bu durumu düzeltebilecek tek yolun kültürde radikal bir dönüşüm olduğunu vurguladı.
Milli Savunma Bakanı ve diğer kadrolara seslenen Taşçı, kimliksizleştirilmiş bir toplumu millet olma kabiliyetinden mahrum bırakmanın kabul edilemez olduğunu belirtti. “Bu nedenle acilen kimliksizlikle mücadele seferberliği başlatmamız gerekiyor” diye ekledi. Sosyoekonomik durumun kültürel hayata yansıdığına dikkat çeken Taşçı, yoksulluk sınırının 66-67 bin lira, asgari ücretin ise sadece 17 bin lira olduğu bir ülke için kültürel etkinliklerin sürdürülmesinin imkansız hale geldiğini dile getirdi. “İşgal altındaki bir ülke turizmle kalkınabilir mi?” sorusunu sorarak, Türkiye’nin demografik işgalle karşı karşıya olduğunu yineledi.
Elinde bu kadar ciddi sorunlar olan Türkiye’nin kültürel alandaki kimliğinin yeniden inşası için Cumhuriyetin kurucu felsefesi ve Türk milliyetçiliğine dönülmesi gerektiğini düşündüğünü vurgulayan Taşçı, “Bu idrak seviyesinin oluşabilmesi için müstakil bir Milli Kültür Bakanlığı kurulması elzemdir” şeklinde bitirdi. Ayrıca, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın kültürel değişimle ilgili bir tehdit algısına sahip olup olmadığını ve bunun Türkiye imajına etkilerini değerlendirmesi gerektiğini de sözlerine ekledi.
