Avrupa Birliği’ne bağlı Copernicus İklim Değişikliği Servisi tarafından yayımlanan verilere göre, 2025 yılının Ocak ayında global ortalama hava sıcaklığı 13.23 derece olarak ölçüldü. Bu sıcaklık, 1991-2020 döneminin ortalamasının 0.79 derece üzerinde yer alarak kayıtlara geçen en sıcak Ocak ayı olarak tarihe geçti.
Öte yandan, Türkiye Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nden alınan veriler, Türkiye genelinde 1991-2020 yılları arasında Ocak ayı ortalama sıcaklığının 2.9 derece olduğunu göstermekteyken, 2025 yılı Ocak ayında bu sıcaklık 5.5 dereceye çıkarak mevsim normallerinin 2.6 derece üzerinde bir değer aldı.
2025 yılı Ocak ayı, son 55 yılın en sıcak üçüncü Ocak ayı olarak kaydedildi. Bunun yanı sıra, Türkiye’de 15-16 Mart tarihlerinde yaşanan sıcak hava dalgası nedeniyle ülke genelinde adeta yaz mevsimini andıran günler yaşandı. Mart ayı boyunca Türkiye’nin 13 ilinde ve 17 ilçesinde sıcaklık rekorları kırıldı. İzmir, 15 Mart tarihinde ulaşan 31.1 derecelik sıcaklığıyla 1938 yılından bu yana mart ayında kaydedilen en yüksek sıcaklığı yaşadı.
Normalde Türkiye’de sıcak geçen Nisan ayında ise beklenmedik bir durum meydana geldi. Birçok şehirde kar yağışı ve kötü hava koşulları nedeniyle eğitim faaliyetlerine ara verildi. Nisan ayı boyunca hava sıcaklığının sıfırın altına düştüğü ve kar yağışının görüldüğü illerde, zirai dondan birçok tarım ürünü etkilendi.
2024 yılı olağanüstü yüksek hava sıcaklıklarıyla geçtikten sonra, 2025 yazının da aynı şekilde daha sıcak geçeceği açık bir tahmin olarak öne çıkıyor. Prof. Dr. Şermin Tağıl, iklim değişikliğinin Türkiye üzerindeki etkilerinin her geçen yıl daha çok hissedildiğine dikkat çekerek, 2025 yazının kuraklık ve aşırı sıcaklıklarla geçme ihtimalinin oldukça yüksek olduğunu ifade etti.
Türkiye’nin Akdeniz Havzası içerisinde yer alması, küresel ısınmanın etkilerini ortalamanın üzerine çıkmasına yol açtığını dile getiren Tağıl, “Ani sert hava değişimlerini ‘iklim kırbacı’ olarak tanımlıyoruz. Bir tarafta yakıcı kuraklık, diğer tarafta yıkıcı sellerin yaşanması gibi durumlar ortaya çıkmaktadır. Küresel ısınma, iklimdeki sert geçişleri daha da belirginleştiriyor. Her ani değişim doğayı sarsmakta ve insan yaşamını hazırlıksız yakalamaktadır.” diye konuştu.
Meteorolojik verilere göre, 2024 yılının son aylarında başlayan yağış eksikliği, 2025 yılının ilk çeyreğinde de etkisini sürdürmeye devam etmektedir. Türkiye’de bir yılı aşkın süredir düşük yağış miktarları gözlemleniyor. Kuru ve sıcak geçen kış mevsimi ile birleştiğinde, ülkenin birçok bölgesinde ciddi kuraklık koşulları ortaya çıkmasına neden oldu. Tağıl, yaz aylarında sıcaklıkların daha da artacağını ve özellikle İç Anadolu, Güneydoğu ve Ege bölgelerinde kritik kuraklık koşullarının devam edeceğini belirtti.
Kuraklık durumu, artık sadece geçmiş bir kriz değil, bugün ile gelecek arasında doğrudan bağlantılı bir gerçek haline gelmiş durumda. Prof. Dr. Tağıl, giderek şiddetlenen kuraklığın tarımsal üretimde önemli verim kayıplarına neden olabileceğini ve yaz aylarında bazı bölgelerde içme suyu temininde ciddi sorunların yaşanabileceğini dile getirdi.
Avrupa Orta Vadeli Hava Tahminleri Merkezi’nin orta ve uzun vadeli hava tahminleri, yaz aylarında Türkiye genelinde sıcaklık rekorlarının kırılabileceği konusunda uyarılarda bulunuyor. Tağıl, “İklim tahmin modelleri, 2025 yazının Türkiye için son yılların en sıcak ve en kurak dönemlerinden biri olabileceğini öngörüyor. Özellikle Nisan ile Haz