Duruşma süreci devam ederken, mağdur ailelerin adliye önündeki bekleyişleri de devam etti. Mağdur anne Çiğdem Sarı Nuray, yaşadığı acı dolu süreci anlattı. “Bebeğim kuvözde kaldı,” diyerek sözlerine başlayan Nuray, “Diğer bebekler gibi farklı teşhislerle toplamda 19 gün boyunca kuvözde tutuldu. Bu 19 günün sonunda bebeğimi almak üzere zorla imza attırdılar. Eşim, zor bir süreç yaşadı ama sonunda bebeğimizi alabildi,” ifadelerini kullandı.
Aile, bebeklerinin gelişiminde yaşanan sorunları dile getirerek, “Akranları gibi olmadığını zamanla anladık. Bebekler içinde emeklemedi, o dönemde yürümeyi öğrenemedi, koşup oynayamadı; daha geri bir çocuktu. Gelişim geriliği ile karşılaştık,” diye ekledi. Bu sürecin onların ne denli zor olduğunu ifade ettiğini dile getiren Çiğdem Sarı Nuray, yaşadıkları travmayı anlatmanın dahi zor olduğunu vurguladı.
Nuray, olayların büyüyüp yayıldıkça kendilerinin de başka bebeklerle benzer durumların yaşandığını duyduğunu belirtti. “Bu olaylar yaşanıp diğer bebeklere de benzer şeylerin yapıldığını duyduğumuzda anladık ki bizim çocuğumuz da ilaçlardan ve tedavi şekillerinden etkilenmişti. Durumun, sadece bizim çocuğumuzla ilgili olmadığını gördük. Durumu fark ettiğimiz an, aslında bunun sadece tesadüfi bir gelişimsel gecikme olmadığını kabul edebildik,” dedi.
Mağdur ailelerin hissettikleri derin üzüntü, adalet arayışları sırasında daha da belirginleşiyor. Birçok aile, yaşadıkları zorlukların yalnızca fiziksel değil, aynı zamanda psikolojik etkilerini de hissettiğini ifade ediyor. Çiğdem Hanım, “Bu süreç içinde yalnızca bebeğimizin sağlığı değil, ruhsal sağlığımız da büyük zarar gördü,” şeklinde konuştu. Aileler, her gün adliye önünde bekleyerek etraflarında olup bitenleri izleyerek bir nebze olsun adalet umudu taşımaya çalışıyorlar.
Bu duruşmanın sonuçları, sadece bugünü değil, gelecekte benzer olayların yaşanmaması için de bir dönüm noktası olabilir. Ailelerin yaşadığı travmaların, yıllar geçse de etkilerinin silinmediği açıktır. Çiğdem Sarı Nuray, yaşadığı olumsuz deneyimlere rağmen umudunu yitirmeden, adaletin yerini bulması için mücadele vereceğini ifade etti. “Kozmozda gördüğüm tüm bu yaşananlar, acılar ve kayıplar asla geri alınamaz ama daha fazla çocuğun bu şekilde mağdur olmasına asla müsaade edemem,” dedi.
Ailelerin tek beklentisi, yaşananların aydınlatılması ve benzer trajedilerin bir daha yaşanmaması. Adaletin tecelli etmesi, sadece mağdur aileler için değil, tüm toplum için büyük bir anlam taşıyacak. Gelecek, bu davanın sonucuna bağlı olarak şekillenecek gibi görünüyor ve adliye kapısında bekleyen aileler, umutla bekleyişlerini sürdürüyor.