Kuzey Kore, 12 Eylül tarihinde iki aylık bir aradan sonra doğu kıyısından kısa menzilli balistik füzeler fırlattı. Güney Kore Genelkurmay Başkanlığı, Pyongyang’dan fırlatılan füzelerin yaklaşık 350 kilometre yol aldıktan sonra denize düştüğünü açıkladı.
Kuzey Kore’nin füze atışlarına devam etmesi, Kore Yarımadası’ndaki barış ve istikrarı tehdit eden açık bir provokasyon olarak nitelendirildi. Güney Kore askeri yetkilileri, bu hamleyi sert bir dille kınadı. Japonya Savunma Bakanlığı ise en az iki füzenin yaklaşık 350 kilometre mesafe katettiğini ve 100 kilometre irtifaya ulaştığını duyurdu. Japonya Başbakanı Fumio Kishida, saldırıyı şiddetle kınayarak Kuzey Kore’ye resmi bir protesto notası verdiklerini açıkladı.
Güney Kore, Japonya ve ABD’nin nükleer temsilcileri, telefon görüşmesi yaparak bu füze atışlarının Birleşmiş Milletler kararlarının açık bir ihlali olduğunu vurguladı. Kuzey Kore’nin provokasyonlarına karşı iş birliği içerisinde olacaklarını belirttiler. Bu füze denemesi, Kuzey Kore lideri Kim Jong Un’un nükleer silah üretimini kat kat artırmayı ve her an kullanıma hazır hale getirmeyi söyledikten sadece birkaç gün sonra gerçekleşti.
Füze atışlarıyla ilgili bilgiler, Güney Kore Genelkurmay Başkanlığı tarafından yapılan açıklamalarla ve Japonya Savunma Bakanlığı’nın duyuruları ile ortaya çıktı. Bu hamlenin bölgedeki barışı tehdit ettiği ve uluslararası hukuka aykırı olduğu belirtildi. ABD, Güney Kore ve Japonya’nın nükleer temsilcileri, füze atışlarının BM kararlarını ihlal ettiğini belirterek Kuzey Kore’nin eylemlerine karşı birlikte hareket etme kararlılığı gösterdi.
Kuzey Kore lideri Kim Jong Un’un nükleer silah üretim planlarına rağmen uluslararası toplumun bu tür füze denemelerine karşı güçlü bir tepki göstermesi gerektiği vurgulandı. Tüm bu gelişmeler, Kuzey Kore’nin güvenlik tehdidi oluşturmaya devam ettiğini ve bölgedeki istikrarsızlığı artırdığını gösteriyor.
Sonuç olarak, Kuzey Kore’nin yapılan füze atışları uluslararası toplumda ciddi endişe yaratmış durumda. Bu tür provokasyonların barış ve güvenliğe ciddi zararlar verdiği ve uluslararası hukukun ihlal edildiği açıkça ortaya konmuştur. Güney Kore, Japonya ve ABD’nin bu tür eylemlere karşı ortak bir duruş sergilemesi, bölgedeki istikrarın korunması açısından önem taşımaktadır.