Güney Kore merkezli haber merkezi, Temmuz ayında Kuzey Kore’de yaşanan sel felaketi sonrasında ülkenin lideri Kim Jong-Un’un önemli bir karar aldığını iddia etti. Bu felaket sonucunda yüzlerce kişi hayatını kaybederken birçok yapının da yıkıldığı biliniyor. Kim Jong-Un, felaketten sorumlu tuttuğu 30 kamu görevlisinin idam edildiğini duyurdu. Bu iddiayı istihbarat kaynaklarına dayandıran haberde, idam cezalarının geçen ay infaz edildiği ve suçlanan yetkililerin kimliklerinin açıklanmadığı da belirtildi.
Kuzey Kore, 27 Temmuz tarihinde Çin sınırına yakın bölgelerinde etkisini gösteren şiddetli yağışlar sonucunda sel baskınları ile karşı karşıya kalmıştı. Bu felakette mahsur kalan yaklaşık 5 bin kişi ordunun helikopter destekli operasyonu ile kurtarılmış ancak 4 bin 100 konut ile 3 bin hektar tarım arazisinin sular altında kaldığı bildirilmişti. Kuzey Kore hükümeti, can kaybı yaşanmamış olsa da maddi hasarın büyük olduğunu açıklamıştı.
Kim Jong-Un, felaketin ardından önleyici tedbirler almayan yetkilileri suçlamıştı. Ülkenin lideri, doğal afet kaynaklı felaketlerin önlenmesi için daha önce uyarılarda bulunulduğunu ancak gereken önemin henüz gösterilmediğini belirtmişti. Afetle mücadele kurumlarının yetersiz kaldığını ve ordunun kurtarma operasyonlarına ihtiyaç duyulmasını eleştiren Kim Jong-Un, görevlerini ihmal eden ve sorumluluklarını yerine getirmeyen kamu görevlilerinin cezalandırılmasını istemişti.
Kim Jong-Un’un aldığı bu karar Güney Kore basınında da geniş yankı uyandırdı. İstihbarat kaynaklarına dayandırılan haberler, Kuzey Kore liderinin 30 kamu görevlisinin idam edilmesi talimatını verdiğini öne sürüyor. İdam cezalarının geçen ay infaz edildiği ve ihmal suçuyla suçlanan yetkililerin kimliklerinin açıklanmadığı belirtiliyor. Bu gelişmeler, Kuzey Kore’de yaşanan sel felaketinin toplum üzerindeki etkilerini de derinleştirmiş durumda.
Sonuç olarak, Kuzey Kore’deki sel felaketine ilişkin gelişmeler, ülkenin içinde bulunduğu zorlu süreci daha da karmaşık hale getirmiştir. Kim Jong-Un’un aldığı idam kararı, ülke içindeki siyasi dinamikleri ve otoriter yapının etkilerini gözler önüne sermiştir. Bu tür doğal afetlerin insan hayatını ve altyapıyı nasıl etkilediği konusundaki bilinç artırıcı çalışmaların önemi bir kez daha vurgulanmaktadır.
