Lübnan, Orta Doğu’da bulunan bir ülke olup, tarihi boyunca birçok savaş ve çatışmaya ev sahipliği yapmıştır. Ülkede 1975-1990 yılları arasında yaşanan iç savaş, Lübnan’ı yerle bir etmiş ve birçok insanı sürgüne zorlamıştır. Bu iç savaş, farklı dini ve etnik gruplar arasındaki çatışmaların bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır.
Lübnan iç savaşı, 1975 yılında Phalangist milisler ile Filistinli gerillalar arasında başlayan çatışmalarla patlak vermiştir. Daha sonra Suriye ve İsrail’in de müdahil olmasıyla çatışmalar daha da büyümüş ve ülke adeta ateşe verilmiştir. Bu dönemde binlerce kişi hayatını kaybetmiş, birçok şehir ve köy harabeye dönmüş, milyonlarca insan yerlerinden yurtlarından edilmiştir.
1982 yılında İsrail’in Lübnan’a düzenlediği işgal, iç savaşı daha da karmaşık hale getirmiş ve Lübnan halkının acılarını artırmıştır. İsrail’in Lübnan’dan çekilmesinden sonra ise ülkede hala devam eden çatışmalar ve siyasi istikrarsızlık, insanların güvenliğini ve refahını tehdit etmeye devam etmektedir.
Bugün Lübnan, halen iç savaşın yaralarını sarmaya çalışmakta ancak siyasi ve ekonomik krizlerle boğuşmaktadır. Ülke, bir yandan covid-19 salgınıyla mücadele ederken diğer yandan patlayıcı depolarındaki facia gibi olaylarla da sarsılmaktadır. Bu durum, Lübnan halkının yaşadığı ekonomik sıkıntıları daha da derinleştirmiş ve insanların temel ihtiyaçlarını karşılamasını zorlaştırmıştır.
Lübnan’daki insanlar, yıllardır süren savaşlar ve çatışmalar yüzünden sürgün ve yoksullukla mücadele etmektedirler. Ülke, bir zamanlar Doğu’nun İncisi olarak bilinirken şimdi ise yıkımla ve umutsuzlukla anılmaktadır. Lübnan halkı, barış ve istikrara olan özlemiyle birlikte yeniden inşa sürecine odaklanmaya çalışmakta ancak bu süreç uzun ve zorlu bir yolculuk olacaktır.
Sonuç olarak, Lübnan’ın iç savaş ve çatışmalar nedeniyle yerle bir olması ve insanlarının sürgünde olması, ülkenin geleceği için büyük bir tehdit oluşturmaktadır. Uluslararası toplumun yardım ve destekleriyle Lübnan’ın yeniden ayağa kalkması ve barışın sağlanması mümkün olabilir. Ancak bu süreçte, Lübnan halkının acılarının ve çabalarının da göz önünde bulundurulması gerekmektedir.
