İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat, “kent uzlaşısı” operasyonu çerçevesinde tutuklandıktan sonra, 27 Ekim 2023 tarihinde Silivri Marmara Cezaevi’nden alındı ve acil olarak Mehmet Akif Ersoy Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı. Burada yapılan tıbbi müdahaleler kapsamında anjiyo işlemi uygulandı. Mahir Polat, hastanedeki tedavisi tamamlandıktan sonra taburcu edilerek yeniden cezaevine gönderildi.
Pola’nın tutukluluğuna yönelik tepkiler, sosyal medyada ve kamuoyunda devam ederken, Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Başkanı Mansur Yavaş da bir açıklama yaptı. Yavaş, sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı paylaşımda, Mahir Polat’ın sağlık durumuna dikkat çekerek, tutuksuz yargılamanın gerekliliğini vurguladı.
“TUTUKSUZ YARGILANMASI VİCDANİ BİR YÜKÜMLÜLÜKTÜR”
Mansur Yavaş, paylaşımında şu ifadelere yer verdi: “Yargılamaların adil olması kadar, insani olması da önemlidir. Tarihi Kentler Birliği Genel Sekreterimiz Sayın Mahir Polat’ın yaşadığı sağlık sorunları ortadır. Bu şartlar altında Mahir Polat’ın tutuksuz yargılanması, hem insani bir gereklilik hem de sorumluluk makamında bulunan herkes için vicdani bir yükümlülüktür.” Bu sözler, hem Mahir Polat’ın yaşadığı sağlık problemlerine karşı bir duyarlılık olarak değerlendirildi, hem de tutukluluk halinin ne denli sorunlu bir durum olduğu konusunda dikkat çekti.
Polat’ın durumu, toplumda geniş yankılar uyandırırken, adalet mekanizmasının ne kadar insani ve adil olması gerektiğine dair tartışmaların yeniden alevlenmesine sebep oldu. Yavaş’ın açıklaması, birçok kişi tarafından desteklendi ve sosyal medya üzerinden bu konudaki diğer görüşlerin de ön plana çıkmasına olanak sağladı. Üzerinde durulması gereken bir diğer konu da, vatandaşlar arasında çeşitli kesimler arasında fikir ayrılıklarının varlığının yanı sıra, adaletin sunduğu fırsatlar ve haklar üzerine olan tartışmaların derinleşmesidir.
Son yıllarda Türkiye’de tutuklamalar ve yargı süreçleriyle ilgili pek çok tartışma yaşandı. Farklı görüşlere sahip insanların ve kamuoyunun bu konudaki hassasiyetleri, öncelikle hak temelli bir yaklaşımın gerekliliğini ortaya koyuyor. Kamu görevlilerinin de yargı önünde eşit muamele görmesi ve insan onuruna saygı gösterilmesi gerektiği, bu tür durumların üst düzey yetkililer tarafından dile getirilmesi, toplumda daha fazla ses bulmakta ve bu yönde bir farkındalık yaratmaktadır.
Mahin Polat’ın cezaevindeki sağlık durumu da önemli bir sorun olarak ele alınmakta. Mahir Polat, yargı sürecindeki belirsizlikler ve yaşadığı sağlık sorunları ile mücadele ederken, adaletin sağlanmasının yanı sıra, insan haklarının ihlal edilmediğine dair bir güvence verilmesi gerekmektedir. Bir kişinin yaşadığı sağlık problemleri, onun haklarının da göz önünde bulundurulması gereken unsurlar arasında yer almaktadır. Toplumda adaletin sağlanması, insan haklarının savunulması ve bireylerin sağlık durumlarının korunması büyük bir önem taşımakta.
Mansur Yavaş’ın çağrısı, sadece Mahir Polat için değil, genel olarak adalet sisteminin işleyişi ve insan hakları konusundaki duyarlılığın artırılması adına önemli bir adım olarak öne çıkmaktadır. Bu gelişmeler, Türkiye’deki adalet sisteminin insani boyutunun sorgulanmasına ve yeniden değerlendirilmesine olanak sağlamaktadır. Bu doğrultuda, hem bireylerin haklarının daha iyi korunması hem de sağlık sorunlarının ihmal edilmemesi adına yapılacak düzen
