İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) dair başlattığı “terör” soruşturması çerçevesinde, İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat’ın tutukluluk haline son vermek için Adli Tıp Kurumu’na sevk edilmesine hükmetti. Polat’ın sağlık durumu göz önünde bulundurularak, ceza infaz kurumu şartlarının kendisi için uygun olup olmadığı değerlendirilmek üzere Adli Tıp Kurumu’na gönderilmesi kararlaştırıldı.
Mahir Polat, ceza infaz kurumunun Marmara Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Kampüsü’nde ilgili hastanede sağlık kontrolünden geçti. Burada yapılan incelemeler sonrasında, Polat’ın sağlık durumunun ciddiyeti ve ceza infaz kurumunda tutulmasının uygun olup olmadığına dair karar verildi. İncelemelerin ardından Adli Tıp Kurumu’na sevkine dair süreç başlatıldı ve Polat’ın önümüzdeki günlerde bu kuruma gönderilmesi bekleniyor.
ÇAĞRILAR ARTIYOR
Mahir Polat’ın tutukluluğu, Türkiye genelinde pek çok siyasetçi, sanatçı ve sivil toplum kuruluşundan ciddi tepkiler aldı. Bu durum, sosyal medya platformlarında yoğun bir tartışma başlattı. Polat’ın serbest bırakılması yönünde destek mesajları paylaşan kullanıcılar, “#MahirPolatSerbestBırakılsın” ve “#MahirPolatıSerbestBırakın” gibi etiketler ile seslerini duyurmaya çalıştı. Bu durum, kamuoyunda geniş bir yankı buldu ve çeşitli grupların vurguları ile destek topladı.
Sosyal medya üzerinde yapılan bu paylaşımlar, Mahir Polat’ın tutukluluğunun hukuki temelleri ve siyasi boyutları hakkında olan tartışmaları daha da derinleştirirken, aynı zamanda Türkiye’deki adalet sisteminin işleyişine dair sorgulamalara da yola açtı. Çeşitli siyasetçiler, Polat’ın durumuyla ilgili açıklamalarda bulunarak, durumu eleştiren ifadeler kullandı ve onun serbest bırakılması çağrısında bulundular.
Bunların yanı sıra, sanat camiasından gelen destek mesajları da dikkat çekti. Sanatçılar, Polat’a yönelik anlayış ve desteklerini belirtmek amacıyla sosyal medya hesapları üzerinden paylaşımlarda bulundu; böylece tutukluluğu ile ilgili halkın dikkatini çekmeye çalıştılar. Bu süreçte, çeşitli aktivist gruplar da bu duruma karşı etkinlikler düzenleyerek Mahir Polat’a destek olmak amacıyla kampanyalar oluşturdu.
İnsan hakları odaklı sivil toplum kuruluşları da tutukluluğu eleştirerek yargı süreçlerinin şeffaf ve adil olması gerektiğine vurgu yaptılar. Bu kuruluşlar, belirli grupların siyasi nedenlerle hedef alındığını iddia ederekgözlemledikleri hukuki sürece dikkat çektiler. Mahir Polat şahsında yargı sisteminin işleyişine dair eleştiriler, kamuoyundaki tartışmaların yansımaları olarak değerlendirilmektedir.
Adli Tıp Kurumu sürecinin ardından Polat’ın sağlık durumu hakkında daha fazla bilgi edinilmesi bekleniyor. Cezaevindeyken yaşadığı sağlık sorunları, Polat ile ilgili yapılan eleştirilerin temelinde yatan bir husus. Olası bir tedavi sürecinin nasıl yürütüleceği ise henüz belirsizliğini koruyor. Eğer sağlık durumu kritikleşirse, bu durum mahkeme sürecine de etki edebilir.
Öte yandan, Mahir Polat’ın yanındaki hukuki ekip de, durumu yakından takip ederek, Adli Tıp Kurumu’ndan gelecek raporu değerlendirecek ve gereken yasal adımları atacaktır. Mahir Polat şahsında yaşanan bu süreç, hem siyasi hem de hukuki açıdan Türkiye’deki pek çok olayı derinden etkilemiş görünüyor. Kamuoyunun dikkatinin bu olay üzerinde yoğunlaşması, ilerleyen günlerde olası değişimlere yol aç
