Sinan Ateş’in öldürülmesine ilişkin 22 sanığın yargılandığı davanın 2 Temmuz’da görülen duruşmasında, mahkeme başkanıyla Ateş ailesinin avukatları arasında yaşanan tartışma dikkat çekiciydi. Tartışma, sanık ve müşteki avukatlar arasında devam ederken, mahkeme başkanı Ayşe Ateş’in avukatı Ali Yücel’in duruşmadan çıkarılmasını istedi. Ancak salondaki polisler, bu talimatı yerine getirmedi.
Mahkeme başkanı, duruşma sırasında salondaki kolluk görevlilerinden sorumlu Emniyet Müdür Yardımcısı M.D. ve Şube Müdürü Tedbirlerden Sorumlu Müdür U.A. dahil 15 polis hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusunda, mahkeme başkanının verdiği talimatın yerine getirilmediği ve avukat Ali Yücel’in salondan çıkarılmasından vazgeçildiği belirtildi.
Duruşma sırasında yaşanan olaylar üzerine mahkeme başkanı, polisler hakkında sert tepkilerde bulundu. Sicillerini istediği polislerin görevlerini yerine getirmediğini belirten mahkeme başkanı, talimatlarına rağmen emirlerin yerine getirilmediğinden şikayet etti. “Günahı, sevabı, hukuki bütün sorumluluğu bana ait. Niye yerine getirmiyorsunuz, neyden korkuyorsunuz?” şeklinde konuşan mahkeme başkanı, polislere tepki gösterdi.
Olaylar duruşma salonunda gerilimi yükseltirken, polislerin ve avukatların davranışlarıyla ilgili mahkeme başkanının sert çıkışları dikkat çekiciydi. Mahkeme başkanının, düzenin bozulmasına karşı gösterdiği hassasiyet ve polislerin talimatlara uymaması konusundaki sert eleştirileri, duruşmanın seyrini etkiledi.
Sonuç olarak, Sinan Ateş’in öldürülmesine ilişkin davada yaşanan bu olaylar, adli sürecin nasıl yönetildiğine dair önemli bir örnek teşkil etti. Mahkeme başkanıyla polisler arasındaki gerilim, duruşmanın düzenini ve güvenliğini etkilediği gibi, adaletin sağlıklı bir şekilde işlemesine de zarar verebilecek nitelikteydi. Bu olaylar, adli süreçte yaşanabilecek aksaklıklara dair dikkat çekici bir örnek oluşturdu.