Marmara Denizi, 2024 yılının sonlarına yaklaşırken, müsilaj oluşumu konusunda ciddi problemler yaşamaktadır. Bu durum, özellikle 5 ila 25 metre derinliklerde meydana gelen müsilaj oluşumlarının artmasıyla gündeme gelmiştir. 25 Aralık 2024 tarihinde gerçekleştirilen Müsilaj Bilim ve Teknik Kurulu toplantısında, bu sıkıntının nasıl önlenebileceği konusunda çeşitli önlemler ele alınmıştır.
Toplantıda en çok dikkat çeken noktalardan biri, Türkiye’de ileri biyolojik atık su arıtma tesislerinin eksikliğidir. Bu tesislerin kurulumu için gerekli olan adımların hızlandırılması gerektiği ifade edilmiş ve hali hazırda mevcut ileri arıtma tesislerine dönüşüm oranının sadece yüzde 0,7 gibi oldukça düşük bir seviyede kaldığına dikkat çekilmiştir. Bu durum, Marmara Denizi’nin ekosistemine ciddi zararlar vermekte ve müsilaj probleminin daha da büyümesine neden olmaktadır.
7 BELEDİYEYE UYARI
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Marmara Denizi’ne kıyısı olan İstanbul, Kocaeli, Bursa, Balıkesir, Tekirdağ, Yalova ve Çanakkale belediyelerine resmi bir uyarı yazısı göndermiştir. Bu yazıda, atık su arıtma tesislerinin bir an önce tamamlanması gerektiği ve denetimlerin sıklaştırılması gerektiği vurgulanmıştır. Bakanlık, mevcut tesislerin kapasitesinin yetersiz olduğunu ve bu durumun müsilaj oluşumunu doğrudan etkilediğini belirtmiştir.
Yazıda, “Havzadaki atık su arıtma tesislerinin ileri arıtmaya dönüşümünde yeterli seviyeye ulaşılamadığı gözlemlenmiştir. İş termin planı sunan 169 tesisten yalnızca 42’sinde öngörülen çalışmalar tamamlanmıştır” denilerek, bu projelerin zamanında ve eksiksiz bir şekilde hayata geçirilmesi gerektiği ifade edilmiştir. Ayrıca, 2021 yılında sadece yüzde 51 oranında ilerleme kaydedilen ileri biyolojik atık su arıtma hizmetleri alanında, 2024 itibarıyla yalnızca yüzde 0,7’lik bir artış yaşanmış olduğuna da vurgu yapılmıştır.
Bakanlık uyarısında, Marmara Denizi’nde müsilaj gibi doğal problemlerin bir daha yaşanmaması adına, atık su altyapı yatırımlarının gecikmeden hayata geçirilmesi gerektiğini yinelemektedir. Mevzuatta tanımlanan sürelerin sona yaklaştığı, dolayısıyla aksiyon alınmasının aciliyet arz ettiği konusunda ilgili belediyelere bilgi verilmiş ve gereği yapılması talep edilmiştir. Tüm bu gelişmeler, Marmara Denizi’nde yaşanan müsilaj probleminin çözümü için atılacak adımların ne kadar hayati olduğunu gözler önüne sermektedir.
