Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi’nden Doç. Dr. Ceyhun Özçelik, Marmara Denizi’nde meydana gelen depremlerle ilgili olarak önemli açıklamalarda bulundu. Özellikle 6.2 büyüklüğündeki depremin ardından tsunami riski gündeme geldi. Dr. Özçelik, Marmara’nın sınırlı su kütlesi ve fay yapısının yatay atımlı olması nedeniyle, büyüklüğü 7’nin altında bir depremin tsunamik etki oluşturma potansiyelinin düşük olduğunu vurguladı.
“TSUNAMİ ÜRETME POTANSİYELİ DAHA DÜŞÜK”
Son günlerde Marmara Denizi’nin Silivri açıklarında yaşanan depremler, tsunami riski konusunu da beraberinde getirdi. Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Coğrafi Bilgi Sistemleri ve Uzaktan Algılama Merkezi (CBS-UZAL) Müdürü olan Doç. Dr. Ceyhun Özçelik, Marmara’daki fay yapısının yanal atımlı olduğunu belirtti. Özellikle yanal atımlı fayların, düşey atımlı faylara göre tsunami üretme potansiyelinin daha düşük olduğunu ifade etti. Böylece, Marmara’da yaşanan bu tür depremlerden kaynaklı tsunami riski çok fazla değil.
‘GEÇMİŞTE YÜKSEK DALGA RAPORLARI, TIRMANMA ETKİSİYLE AÇIKLANABİLİR’
Doç. Dr. Özçelik, Marmara Denizi’ndeki geçmişteki tsunami olaylarına dair tarihi verilere de dikkat çekti. Bu verilere göre, Marmara Denizi’nde 10 metreyi aşan tsunami dalgalarının gözlemlendiği bildirilmektedir. Ancak Özçelik, bu yüksek dalga boylarının genellikle kıyıdaki tırmanma etkisinden kaynaklı olduğunu belirtti. Tsunamilerin şiddetinin, depremin büyüklüğü, fay türü ve hareketin süresine bağlı olarak değiştiğini açıklayan Dr. Özçelik, kıyı yapısının, deniz dibi topoğrafyasının (batimetri) ve yerleşim düzeninin de etkili olduğunu vurguladı.
Özellikle 17 Ağustos 1999 tarihinde meydana gelen ve 7.4 büyüklüğündeki İzmit Depremi sırasında İzmit Körfezi’nde yer yer 2.5 metreye kadar dalga yükselmeleri gözlemlendi. Bu durum, zemin kayması ve deniz tabanı çökmesi gibi etkilerle birleşerek tsunami benzeri dalgaları oluşturdu. Küresel verilere dayanan değerlendirmelere göre, Marmara Denizi gibi küçük ve kapalı havzalarda, 7 büyüklüğünün altındaki depremlerin tsunamilerinin genellikle 2 metrenin altında kaldığına dikkat çekildi.
‘KIYIDAKİLER İÇİN SANİYELER, DİĞER KIYILAR İÇİN 10 DAKİKA’
Dr. Ceyhun Özçelik, tsunami riski taşıyan bir deprem durumunda İzmit Körfezi çevresindeki yerleşimlerin acil bir şekilde tepki vermesi gerektiğini belirtti. Marmara Denizi’nin kuzey ve güney kıyılarındaki yerleşim yerlerinin, olası bir tsunami durumunda tepki verme süresinin yaklaşık 10 dakika civarında olabileceğini vurguladı. Ayrıca balıkçılık, turizm ve su sporları gibi kıyı faaliyetleriyle ilgili çalışan insanlara tsunami riskine karşı dikkatli ve bilinçli olmaları gerektiğini hatırlattı.
Tsunami dalgalarının geleneksel deniz dalgalarından farklı olduğunu da belirten Doç. Dr. Özçelik, bu dalgaların deniz tabanından yüzeye doğru yükselen ve kıyıya gönderilen büyük su kütleleri olduğunu ifade etti. Bu dalgaların, düz kıyı bölgelerinde yüzlerce metre içeriye kadar ulaşabileceğini, ilk gelen dalganın her zaman en büyük dalga olmayabileceğini anlattı. Böylece