Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’nda, 2025 yılı bütçe görüşmeleri sırasında dikkat çekici bir olay yaşandı. Bu oturumda, DEM Parti Şırnak Milletvekili Ayşegül Doğan, kendine özgü bir yaklaşım sergileyerek sahne aldı. MHP’li Celal Adan’ın yönettiği oturumda, Doğan konuşmasına Kürtçe bir selam verme şekliyle başladı. Doğan, konuşması öncesinde Adan’a yönelttiği soruyla dikkat çekti: “Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Cevdet Yılmaz’a kendi ana dilimde hoş geldiniz diyemiyorum sanıyorum, değil mi?” Bu soru, oturumda dil konusu üzerinde bir nebze de olsa tartışma yaratacak nitelikteydi.
Celal Adan’ın “Tabi tabi deyin” diyerek yanıt vermesi üzerine Ayşegül Doğan, “Hûn bi xêr hatin” (Hoş geldiniz) ifadesini kullanarak oturumu başlattı. Ancak, Türkiye’de Meclis içerisinde Türkçe dışında bir dil kullanıldığında, bu bölümler genellikle “…” ibaresiyle geçiştiriliyor ve “Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi” şeklinde not ediliyor. Bu durum, dil kullanımını sınırlandıran bir uygulama olarak öne çıkıyor.
MECLIS TUTANAKLARINA İŞLEDİ Mİ?
Meclis içerisinde daha önce Kürtçe ifadeler kullanan milletvekillerinin, mikrofonlarının kapatılması gibi durumlar yaşanmıştı. Bu tür eylemler, Türkiye’de siyasi dil ve ifade özgürlüğüyle ilgili tartışmaları yeniden alevlendiriyor. Daha önceki oturumlarda, DEM Parti Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu da benzer bir tutum sergileyerek Türkçe ve Kürtçe “kayyum değil demokrasi” yazılı dövizlerle kayyum atamalarını protesto etmeye çalışmış, konuşma esnasında mikrofonunun kapatılması üzerine ağır eleştirilerde bulunmuştu.
BOZDAĞ GERGERLİOĞLU’NUN MİKROFONUNU KAPATMIŞTI
Geçtiğimiz 26 Kasım’daki Meclis oturumunda, Gergerlioğlu’nun Kürtçe konuştuğu sırada mikrofonunun kesilmesi, kendisinin Bekir Bozdağ’a tepkisini ortaya koymasına neden olmuştu. Gergerlioğlu, olay anında “Vallahi arkadaşlar Meclis tarihi bunu da gördü. Ben bir Türk’üm, Kürtçe konuştum, bir Kürt olan Sayın Bekir Bozdağ sesimi kesti. AKP’nin hali budur arkadaşlar; işte, görüyorsunuz” diyerek, durumu eleştirmişti. Bu durum, Meclis’teki ifade özgürlüğünün kısıtlanması noktasında tartışmalara yol açmıştı.
Bu örnekler, Türkiye’de siyasi tartışmaların ne denli karmaşıklaştığını gözler önüne seriyor. Dil ve kimlik, Türkiye’nin gündeminde önemli bir yer tutarken, Meclis’te yaşanan bu olaylar, yalnızca siyasi bir eylem olarak değil, aynı zamanda toplumsal dinamiklerin bir yansıması olarak değerlendirilebilir. Ayşegül Doğan’ın Kürtçe selamlaması, bu bağlamda önemli bir sembolik anı teşkil etmekte ve ifade özgürlüğü konusundaki tartışmaları tetiklemektedir.