Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Silivri’de mahkum edilen siyasetçilerin yerine verileri takip eden bir senaryo üzerinden değerlendirildiğinde bu ay politika faizini yüzde 42.5’ten yüzde 40’a indirmesi bekleniyordu. Ancak bu beklentilerin tersine, gerçekler farklı bir yönde gelişti. Merkez Bankası, 19 Mart’ta gerçekleştirilen siyasi operasyon sonrası artan döviz talebini yavaşlatmak adına politika faizini 3.5 puan artırarak yüzde 46’ya çıkardı. Bu düzenleme ile birlikte, TCMB, 19 Mart’ta İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yapılan operasyonun ardından 50 milyar dolarlık rezerv satışı gerçekleştirdi ve faiz oranında ikinci kez artış yaptı. 20 Mart tarihinde yapılan olağanüstü toplantıda ise, politika faizini değiştirmeyerek gecelik borç verme faiz oranını yüzde 46 olarak belirledi.
İNDİRİM UMUDU YOK
Merkez Bankası, geçtiğimiz günlerde gerçekleştirilen toplantıda da politika faizini yüzde 42.5’ten yüzde 46’ya yükseltmiştir. Gecelik borç verme faiz oranı da yüzde 46’dan yüzde 49’a çıkarılmıştır. Buna ek olarak, TCMB’nin yaptığı açıklamada, “Enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda para politikası duruşu sıkılaştırılacaktır” ifadesi yer alarak, faiz oranının daha da yükselebileceği bildirildi. Böylelikle, TCMB’nin aralık ayında başlatmış olduğu faiz indirim döngüsü sadece 4 ay sürdü. Bahçeşehir Üniversitesi’nden Prof. Dr. Hakkı Öztürk, TCMB’nın bu kararıyla doğru bir adım attığını belirtti. Ancak Türkiye’nin yüksek faiz ve yüksek enflasyon sarmalından kurtulmasının kolay olmadığına dikkat çekti. 19 Haziran’da yapılacak toplantıda TCMB’nin faiz indirimine gitmesini beklemediğini ifade eden Öztürk, yüksek faiz ortamında şirket iflasları ve işsizlik oranının artabileceğini vurguladı. Yılın geri kalan kısmında zor bir süreçle karşılaşılabileceğini söyleyen Öztürk, “Enflasyon yıl sonunda en iyi ihtimalle yüzde 35’e inebilir. TCMB de yıl sonuna doğru ancak önceki faiz indirimine gidebilir” şeklinde değerlendirmelerde bulundu.
Faizde Venezuela ile yarışıyoruz
TCMB’nin almış olduğu bu karar, kredi kartı işlemlerinde uygulanacak olan referans faiz oranını değiştirmeyecek. Ancak bu durum, kredi ve mevduat faizlerinde artışa sebep olabilir. Türkiye, yüzde 46’lık politika faiziyle, Gana ve Zimbabve gibi pek çok Afrika ülkesini ve enflasyonda sürekli rakibi olan Arjantin’i geride bırakmıştır. Zimbabve’deki faiz oranları yüzde 35 seviyesinde bulunurken, Arjantin’de bu oran yüzde 29’dur. ABD yaptırımları ve yüksek enflasyonla mücadele eden Venezuela’da ise faiz oranlarının yüzde 59 seviyesinde olduğu gözlemlenmektedir. Bu durum, Türkiye’nin uluslararası mali piyasalar açısından ne kadar zor bir durumda olduğunu ve faiz oranlarıyla enflasyon arasındaki bağın daha da karmaşık hale geldiğini göstermektedir.
Sonuç olarak, bu süreçte Merkez Bankası’nın aldığı faiz kararları ve uygulamaları, Türkiye ekonomisini doğrudan etkilemektedir. Ülke genelinde kredi maliyetlerinin artması, vatandaşlar için zorlayıcı bir durum yaratırken, iş dünyasındaki belirsizlikler de ekonomik istikrarı tehdit etmektedir. Ekonomistler, Merkez Bankası’nın alacağı yeni kararların, Türkiye’nin mali durumu üzerinde etkili olacağı konusunda hemfikir. Merkez Bankası’nın faiz politikaları, yalnızca enflasyonla mücadele açısından değil, aynı zamanda piyasalardaki güvenin yeniden inşası açısından da son derece kritik bir rol oynamaktadır.