Kahramanmaraş merkezli olarak meydana gelen ve 6 Şubat tarihinde gerçekleşen depremler, on binlerce kişinin hayatını kaybetmesine neden oldu. Resmi olmayan verilere göre, yaklaşık 3 milyon kişi yerinden edildi. Depremin etkisiyle zarar görmeyen şehirlerde büyük bir göç dalgası yaşandı ve bu durum emlak fiyatlarını olumsuz etkiledi. Özellikle Hatay ve Adana’ya yakın konumda bulunan Mersin, emlak fiyatlarının en fazla arttığı şehirlerden biri oldu. Depremden yaklaşık bir ay sonra Türkiye İşçi Partisi’ne bağlı avukatlar tarafından yapılan araştırmada, 7 örnek incelendi ve Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunuldu.
TİP’li avukatların yaptığı araştırmada, depremden hemen sonra kiralık konut fiyatlarında %50’ye varan bir artış tespit edildi. Bu durumun üzerine 13 ay sonra suç duyurusu iddianameye dönüştü. Savcılık tarafından hazırlanan iddianamede, 9 şüpheli belirlendi ve şüphelilerin kiraları depremden hemen sonra aşırı derecede arttırarak “fiyatları etkileme suçu” işledikleri tespit edildi. Şüpheliler hakkında 3 yıla kadar hapis cezası talep edilen dava 2 Mayıs tarihinde Mersin 13. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülecek.
Depremin ardından yaşanan göç dalgası ve emlak fiyatlarının artması, bölgedeki yaşamı olumsuz etkiledi. Yapılan araştırmalar neticesinde, fahiş kiralar nedeniyle konut sahiplerinin suçlandığı ve dava açıldığı belirtildi. İddianamede yer alan suçlamaların, deprem sonrası oluşan kaos ortamından faydalanarak insanları mağdur etme şeklinde olduğu vurgulandı.
Öte yandan, depremzedelerin mağduriyetinin giderilmesi ve göç eden insanların barınma sorununun çözülmesi için devlet kurumları ve sivil toplum örgütleri seferber oldu. Ancak, fırsatçılık yapan kişilerin deprem sonrası ortaya çıkması, toplumda büyük infial yarattı ve adaletin sağlanması için hukuki süreç başlatıldı.
Sonuç olarak, doğal afetler sonrasında yaşanan mağduriyetlerin giderilmesi için toplumsal dayanışmanın ve adil bir yaklaşımın önemli olduğu bir kez daha ortaya çıktı. Toplumun huzur ve güvenliğini tehdit eden fırsatçılık ve haksız kazanç sağlama girişimlerine karşı hukuk önünde gereken adımların atılması, benzer durumların önüne geçilmesi açısından büyük bir önem taşımaktadır.
